| Belki. Ama prensibim gereği farazi konuları düşünmem. | Open Subtitles | ولكن عندي سياسة ان اتجاهل الاسئلة الافتراضية |
| Beraber çalıştığım kişilerle çıkmama gibi bir prensibim var. | Open Subtitles | ولكنه فقط.. لدي نوعاً ما سياسة بعدم مواعدة أي شخص اعمل معه |
| Benim de kaybetmeye karşı bir prensibim var. | Open Subtitles | لدي سياسة في عدم إستغلال أصدقائي لمصالح العمل. |
| Hiç prensibim veya değerim yok. | Open Subtitles | ليس لي أي مباديء ولا قيم |
| Tam üç tane prensibim var. | Open Subtitles | لدي ثلاث مباديء. |
| Bence, bu ilginç ve önemli ve aslında, bu benim prensibim, yetişkinlere çok sayıda konuşma yapmama rağmen, yetişkinlere konuşmalar yaparsınız ve iki gün sonra onlar yine oldukları yerdedirler. | TED | لذا هذا مثير ومهم بالنسبة لي, وفي الحقيقة, إنها سياستي, مع أنني أقدم العديد من المحاضرات للكبار, إنك تقدم محاضرة للكبار, وبعد يومين ينسون ويعودون إلى حيث كانو. |
| Geçen 66 yıldaki temel prensibim buydu. | Open Subtitles | كان هذا مبدئي طيلةَ الأعوامِ الـ 66 الأخيرة |
| Hayır, sadece bildiğim şeyler hakkında "sorma, söyleme" prensibim var benim. | Open Subtitles | لا، أنا فقط أتبع سياسة "لا تسْألُ لا تُخبرْ " حول الأشياءِ التي أَعْرفها. |
| Sıkı bir prensibim var. | Open Subtitles | لدي سياسة صارمة |
| 24 saatlik bir iptal prensibim var. | Open Subtitles | لدي سياسة إلغاء 24 ساعة |
| Benim hiç prensibim olmadı. | Open Subtitles | ليس لدي أية مباديء |
| Darling ailesinin işlerine karışmama prensibim vardır ama Brian hep kafasının dikine gider. | Open Subtitles | سياستي ألاّ أتدخل في شؤون عائلة (دارلينغ) ولكن لم يكن (براين) يفكّر بعقلانية |
| Bekar bir kadın olarak dışarıya arkadaşlarım olmadan çıkmamak gibi bir prensibim var. | Open Subtitles | إسمع، كإمرأة أصبحت غير مرتبطة حديثاً... جعلت من سياستي عدم الذهاب إلى أيّ مكان دون أصدقاء. |
| Kurallar böyle. Bu da benim prensibim. | Open Subtitles | تلك هي القواعد، وهذا هو مبدئي |