| profesörlerden biri yeğenini getirecek. Kısacası benim müstakbel eşimi. | Open Subtitles | أحد الأساتذة سيصطحب إبنة أخيه معه المعروفة بزوجتي المستقبلية |
| Hayır, sen profesörlerden uzak duruyorsun, ben de erkeklerden. | Open Subtitles | لا، أنت أضربت عن الأساتذة وأنا أضربت عن الرجال |
| İşin aslı, kampüsteki en iyi profesörlerden birisini sırf kişisel hayatındaki trajedileri yüzünden cezalandırıyorsunuz. | Open Subtitles | لأنه يبدو لي بإنك تعاقبين واحدة من أكثر الأساتذة احتراماً بسبب المآسي في حياتها |
| Yargıçlardan savcılardan ve profesörlerden oluşan on iki kişilik bir grup. | Open Subtitles | مجموعة متغيرة من 10 أو 12 قاضي أساتذة بالجامعة أو من نواب الدولة |
| Bu platformu dünyaya yayacağız. Şimdiden bize yardımcı olmaya can atan, dünyanın her tarafındaki insanlardan -- profesörlerden, eğitimcilerden, öğrencilerden, arkeologlardan -- binlerce e-posta aldım. | TED | نحن في طريقنا إلى توسيع هذه المنصة إلى العالم، ولكنني قد توصلت بآلاف رسائل البريد الإلكتروني من أشخاص في جميع أنحاء العالم - أساتذة ومعلمين وطلاب وعلماء آثار آخرون - والذين هم متحمسون جدا للمشاركة. |
| profesörlerden biri, "Belki sana faydam dokunabilir, ufaklık" dedi. | TED | فقد قال أحد الأساتذة: "ربما أستطيع أن أساعدك، يا ولد." |
| Efendim, profesörlerden biri sizinle görüşmek istiyor. | Open Subtitles | سيدي واحد من الأساتذة يريد أن يكلمك |
| Efendim, profesörlerden biri sizinle görüşmek istiyor. | Open Subtitles | سيدي واحد من الأساتذة يريد أن يكلمك |
| Görünüşe göre profesörlerden biri yeğenini getirmiş. | Open Subtitles | يبدو أن أحد الأساتذة أحضر معه ابنة أخيه |
| Harvard'daki genç profesörlerden biriyim ve peşinde olduğum şey... | Open Subtitles | أنا واحدٌ من الأساتذة الشبّان بـ"هارفارد" و أنا أسعى جاهداً من أجل... |
| Diğer profesörlerden de. | Open Subtitles | وأنا أعرف عن أساتذة آخرين. |