|              Her şeye rağmen, bu kurak ve açlığa meyilli bölgede Fonio rahatça yetişebiliyor.               | TED |               إلا أن في منطقة الجفاف والمعرضة للمجاعة، ينمو الفونيو بحرية.               | 
|              İnsanların kalplerini rahatça açtıkları tek gün.              | Open Subtitles |               انها المرة الوحيدة عندما فتح الناس قلوبهم بحرية              | 
|              Evet, rahatça konuşabilirsiniz. Kimse yok.              | Open Subtitles |               نعم، نعم، يمكنك التحدث بحرية لا يوجد أحد هنا              | 
|              O güçle Romalıları rahatça mağlup ederiz, ya ne ya!              | Open Subtitles |               أنا بمثل هذه القوة, نستطيع التغلب على الرومان بسهولة بالغة              | 
|              İyi. İşimizi doğru yaparsak her şey rahatça halledilir.              | Open Subtitles |               هذا جيد، إذا أدينا عملينا على نحو صحيح سيمر كل هذا بسلام              | 
|              Yedi ay boyunca, trafik mahkemesi hakimi olarak rahatça oturduktan sonra, ceza mahkemesine geçmem gerektiği söylendi. Kısım iki, ceza mahkemesi.               | TED |               بعد أن قضيت مرتاحة سبعة أشهر كقاضية في محكمة المرور، أُعلمت بأنني نُقلت إلى محكمة الجنايات، القسم الثاني، قاعة محكمة الجنايات.               | 
|              Eric Lee, istihbarat merkezine rahatça girip çıkabileceğimin sözünü verdi.              | Open Subtitles |               إيريك لي وَعدني بأنّ أدخل وأخرج بحريه في مركز المخابرات.              | 
|              Keskin nişancıların dediğine göre, herifler rahatça dolaşıyorlarmış.              | Open Subtitles |               لدينا تقرير من أحد القناصين أنهم يتحركون حول العربة بحرية              | 
|              Ortalarda rahatça dolaşmanın keyfine varana kadar sokaklarda geniş caddelerde yürürmüşçesine gezinene kadar parklarda korkusuzca, ailemizle bir arada vakit geçirene kadar gülen çocuklarımızla, kalplerimiz bir arada...              | Open Subtitles |               حتي نستطيع ان نمشي بحرية ونستمتع حتي نخطو في الطرقات كأنها شوارع              | 
|              Birkaç günlüğüne ziyarete geldi. rahatça önünde konuşmamızın sakıncası yok.              | Open Subtitles |               كل شئ على ما يرام , تحدث أمامها بحرية إنها مصاصة دماء              | 
|              Casusların rahatça gezmesine izin vermeyiz.              | Open Subtitles |               وليس من سياستي للسماح جواسيس لبالتجول بحرية.              | 
|              Bizim galaksimizde bu Yıldızgeçitleri ağını kurdular diğer gezegenlere rahatça yolculuk edebilmek için.              | Open Subtitles |               لقد قاموا ببناء شبكة الستارجات في كافة أنحاء مجرتنا لكي يسافروا بحرية بين عوالمهم.              | 
|              Bize kesinlikle içeriye rahatça girip çıkabilecek birisi lazımdı.              | Open Subtitles |               بالتأكيد نريد شخصاً قادراً على الدخول والخروج بحرية              | 
|              Hiç şüphesiz hanımefendi. Altınınız rahatça 25'lik bir makineyi çalıştırır.              | Open Subtitles |               لا شك في ذلك سيدتي، أرضك تتسع لـ25 آله بسهولة              | 
|              Fakat kısa vadede, en azından, vücudunuz ve beyniniz her şeyi düşünmüş, yani tatlı salma anınızı rahatça seçebilirsiniz.               | TED |               لكن في المدى القصير، على الأقل، يستطيع جسمك ودماغك حمايتك ، حتى تتمكن بسهولة اختيار لحظتك للتفريع المريح.               | 
|              Yaranın içinden bir kaplumbağa çıktı, yüzüp gitti giderken de deniz ile kara arasında birbiri ardına rahatça geçişler yaptı.               | TED |               خرجت سلحفاة من الجرح وسبحت بعيداً، وهي تتناوب بسهولة بين البحر واليابسة.               | 
|              Şimdi yıkıl gözümün önünden de puromu rahatça bitireyim.              | Open Subtitles |               والآن أغرب عن وجهي ودعني أنهي سيجارتي بسلام.              | 
|              Sanırım Dr.Harrison, benim birşeyler dikerken, rahatça çalıştığımı görmek istedi.              | Open Subtitles |               أظن أن الطبيب هاريسون يرغب برؤيتي مرتاحة بالرغم من أن هو الذي يحتاج للرتق              | 
|              rahatça konuşabilirsin. Bu hasta tamamen baygın.              | Open Subtitles |               حسناً، تستطيع التحدث بحريه أقصد أن هذه السيدة فاقده              | 
|              Eğer atladığım herhangi bir detay olduğu kanısındaysanız rahatça söylemekten çekinmemelisiniz.              | Open Subtitles |               إن كانت هناك تفاصيل لا أعرفها فلك حرية الإفصاح عنها              | 
|              1200 yolcuyla birlikte hızlı ve düzgün bir şehir treninde rahatça oturuyorsunuz.               | TED |               أنك تجلس براحة تامة في قطار حضاري سريع وسلس، مع 1200 راكب.               | 
|              Şeytan, kutsal semboller arasında nasıl böyle rahatça dolaşabiliyor diye kendi kendime soruyordum.              | Open Subtitles |               كنتُ أسأل نفسي كيف يستطيع الشيطان السير بحريّة هنا مع وجود العلامات المقدّسة              | 
|              rahatça konuşabildiğim tek kişi sensin, güvenebileceğim tek kişi sensin.              | Open Subtitles |               أنت الوحيدة التي أستطيع التحدث أمامها بحرّية الوحيدة التي أستطيع الوثوق بها              | 
|              Brezilya cüce gekosu, parmak ucunuza rahatça oturabilir büyüklüktedir.              | Open Subtitles |               بإمكان الوزغة البرازيلية القزمة الجلوس على طرف الإصبع بشكل مريح              | 
|              Ayakta durmaktan oturma pozisyonuna rahatça geçemiyorum.               | TED |               لايمكنني الانتقال من وضعية الوقوف إلى الجلوس بارتياح.               | 
|              Poliçenizle ilgili problem, rahatça ortadan kaldırılabilir.              | Open Subtitles |               هناك عطب في وثيقة تأمينك و هذه ليست حادثة منفردة و هذا قابل للتصليح أؤكد لك              | 
|              Sanırım rahatça söyleyebilirim ki onun için bir hayal kırıklığıyım.              | Open Subtitles |               اعتقد بأن بمقدرونا القول من أنني كنت خيبة أمل له              |