| "Tender Innards'daki Kedi, androjen reklamlarında oynayan çocuk. | Open Subtitles | الرجل الذي يلعب التعقيم القط على إعلانات المناقصات المصارين. |
| Herkesin nefret ettiği şu cep telefonu reklamlarında olduğu gibi. | Open Subtitles | مثل الذين في إعلانات الهاتف الجوال الكريهة |
| Çoğunuzun bildiği gibi Olivia "Tasty Juice" reklamlarında oynuyor. | Open Subtitles | يعرف معظمكم أوليفيا كالفتاة اللطيفة في إعلانات العصير اللذيذ |
| Televizyon reklamlarında gibi görünüyor. | Open Subtitles | إنها تواصل الظهور كما في إعلانات التلفاز |
| O kadar havalı ki, aynı bit reklamlarında sonraki hali resimleri gibi. | Open Subtitles | إنه متموج, مثل الصور في اعلانات منتجات قتل القمل |
| Otobüs reklamlarında olan "avukat"lardan bir tane bul bana! | Open Subtitles | حصلت على أحد المحامين المكسيكيين من إعلانات الحافلة |
| Oh, evet, evet! Bunları televizyon reklamlarında görmüştüm. | Open Subtitles | رأيت هذه الأشياء فى إعلانات التلفاز |
| Honeycomb (Balpeteği) reklamlarında hiç sözün var mıydı? Hayır, Yoktu. | Open Subtitles | -أكان لديك أي حوار في إعلانات قرصِ العسل التجارية؟ |
| Sanki şu fantazi ürünü kahve reklamlarında gibiyiz. | Open Subtitles | -إنه كما لو أننا في إحدى إعلانات القهوة المبهرجة تلك |
| - Sahi mi? Tan'ın reklamlarında olmalı. - Yatakta gördüm. | Open Subtitles | في إعلانات ( تان ) التجارية - لقد رأيتكِ في السرير - |
| Ve gazete reklamlarında, tv reklamlarında gördüklerim... | Open Subtitles | ... و أرى إعلانات الصحف و التلفاز و |
| Sonunda, bira reklamlarında insanların bira içmeden önceki halleri... | Open Subtitles | الأشخاص في إعلانات البيرة |
| Cialis ve Viagra reklamlarında bile söylüyorlar. | Open Subtitles | في إعلانات "سياليس" و"فياجرا". |
| Açıkçası ben sörf tahtası reklamlarında gördüğümüz türden fotoğraflar bekliyordum ama bunların hiçbiri onlardan değilmiş. | Open Subtitles | صدقا؟ كنت اتوقع صور كالتى فى اعلانات الواح ركوب الامواج |
| Şu şeyde oynayan, ee, şey, ee, "Hertz" reklamlarında. | Open Subtitles | في اعلانات (هيرتز) |