| Radyodaki sarkilar gibi. TV deki resimler gibi. | Open Subtitles | ..كما تبث الأغاني في الإذاعة و الصور في التلفاز | 
| Ofisimdeki pano ipuçları ve resimler gibi devam eden semereli bir soruşturmada görebileceğiniz her türlü şeyle doluydu. | Open Subtitles | كانت لدي لوحة مثبتة في مكتبي مغطاة بالأدلة و الصور و الخيوط | 
| Günlük resimlerden elde edilen parçalar nasıl olur? Kendi şahsi kameranla çektiğin resimler gibi. | TED | ثم ماذا عن قطع من صور يومية، مثل الصور التي تلتقطها بكاميرتك الخاصة؟ | 
| Bütün şekilleri hatırlayabiliyorum kafamın içindeki resimler gibi. | Open Subtitles | أتذكر الأشكال, جميع الأشكال, مثل الصور في رأسي. أنا لا أنسى. | 
| - Tıpkı resimler gibi. | Open Subtitles | إنها مثل الصور الزيتيّة، أترين ؟ |