| Buradaki diğer restoranların sahibi gibi, o da bizi sevmez. | Open Subtitles | وكحال أغلب ملاك المطاعم الأخرى هنا، هو لا يحب وجودنا. |
| Ve son zamanlarda, insanlar pişirme yağları hakkında endişeliler çünkü binlerce insan restoranların atık sularından pişirme yağı arıtırken yakalandı. | TED | ثم مؤخرا ، الناس قلقون جدا من زيت الطهي، لأنه تم العثور على الآلاف من الناس يكررون زيت الطهي من مخلفات المطاعم. |
| Bazen, o adamı dolaştırırken güzel, sakin restoranların önünden geçiyoruz. | Open Subtitles | أحيانا عندما أوصل ذلك الرجل في وسط البلد نمر على تلك المطاعم الفاخرة |
| İyi restoranların listelendiği bir site. | Open Subtitles | .. في أيِّ موقع على الإنترنت لإيجاد مطاعم جيِّدة |
| Ayrıca asla gitmememiz gereken restoranların da listesini çıkardım. | Open Subtitles | اوه وأيضاً لدي قائمة بأسماء مطاعم لا يجب علينا الذهاب اليها |
| restoranların reklamını yapma. Nefret ediyorum. | Open Subtitles | تذكر، لا تتحدث عن المطاعم، أكره عندما تتحدث عن المطاعم والصالات الرياضية |
| restoranların reklamını yapma. Nefret ediyorum. Çok bayağı | Open Subtitles | تذكر، لا تتحدث عن المطاعم، أكره عندما تتحدث عن المطاعم والصالات الرياضية |
| Newport'daki restoranların pahalı ve aşırı soslu olduklarını söylemiştin. | Open Subtitles | اعتقد انك قلت ان جميع المطاعم بنيو بورت غاليه اكثر من اللازم ويكثرون الصلصه |
| Eğer gelirseniz... diğer restoranların farelere davrandığı gibi davranırım. | Open Subtitles | ولا تعد ابدا والا فسأعاملك بالطريقه التي تعامل بها القوارض في المطاعم |
| Sağlık bakanlığının yeni talebi bütün restoranların işlerini karıştırmıştır. | Open Subtitles | هذه المتطلبات الجديدة من وزارة الصحة لابد أنها قلبت كل المطاعم |
| Tek yapman gereken bir telefon açıp götümüzü kurtarmak ama sen şehirdeki restoranların %90'ı gibi boğulmamızı istiyorsun. | Open Subtitles | كل ما عليك فعلة هو مكالمة هاتفية وسوف تحفظ حياتنا أنت تريدنا أن نغرق كاتسعين بالمئة من المطاعم فى المدينة |
| Ayrıca şehirdeki restoranların yarısından fazlasının oluşumunda katkısı var. | Open Subtitles | ولقد ساعدت في بناء نصف المطاعم في هذه المدينة. |
| Gittiğim restoranların sayısı bir elin parmağını geçmez. | Open Subtitles | عدد المطاعم التي تسمح لي بالدخول محدودٌ جداً. |
| restoranların bu kaliteli el kurutuculardan koymasına bayılıyorum. | Open Subtitles | احب عندما تتفاخر المطاعم بهذه المجففات الفاخرة |
| restoranların işlemeye devam edebilmesi için her hafta onlara para ödemesi gerekiyordu. | Open Subtitles | تحتم عليه دفع المال لهم كل أسبوع فقط ليستمر عمل المطاعم |
| Bu restoranların adları tesadüf değil. | TED | أسماء هذه المطاعم لم تكن صدفة. |
| restoranların ya da mağazaların üst katları, hatta bütün binalar. | Open Subtitles | فوق المطاعم أو المتاجر، بنايات بأكملها |
| Ondan sonra 3 yıldızlı restoranların adamı oldum. | Open Subtitles | ثم سأصبح الرجل صاحب كل مطاعم الثلاث نجوم. |
| Birinci sınıf restoranların olduğu, White River'ın geçtiği bir yer. | Open Subtitles | مطاعم فاخرة جوهرة النهر الأبيض بولاية ميسوري |
| Avrupa'nın her yerinde restoranların var. | Open Subtitles | أنت ناجح تمتلك مطاعم في جميع أنحاء أوروبا |
| Araba ve restoranların camları kırıldı. | Open Subtitles | تحطيم زجاج سيارات ونوافذ مطاعم |