| - ... bayrağın çekilmiş olmaması, bence bu tüm Kraliyet Ailesi için bir rezalet. | Open Subtitles | ما من علم فوق، ذلك عار على العائلة المالكة بأكملها |
| - ... bayrağın çekilmiş olmaması, bence bu tüm Kraliyet Ailesi için bir rezalet. | Open Subtitles | ما من علم فوق، ذلك عار على العائلة المالكة بأكملها |
| Nakit para çekme bedeli 1.50 Paund. Bu tamamiyle rezalet. | Open Subtitles | يضيفون جنيهاً ونصف لاستخدام آلة الصرافة ، إنها فضيحة لعينة |
| Tek söyleyebileceğim, bu geceki gösteri rezalet olacak. | Open Subtitles | كل ما يمكننى قوله أن عرض الليلة سيكون فوضى |
| Şu rezalet duvarında iki tane kitap kapağın var. | Open Subtitles | حصلت على غلافين للكتاب من على حائط العار |
| Eğer ortada bir skandal varsa... herhangi bir rezalet söylentisi çıkarsa Papa reddedebilir. | Open Subtitles | إذا كان هناك أي فضيحة, أي شائعة, من خزي العامه, البابا قد يرفض. |
| Çiçeklere "rezalet bir familya adınız var. " | Open Subtitles | وتقول لها أشياء كـ أنتِ عار على إسم هذه الأسرة |
| Seçimi kaybetmek rezalet büyük bir utanç olur. | Open Subtitles | إذا خسر الإنتخابات سيكون الأمر عار كبير. |
| Basın babamın ölümünü rezalet olarak tasvir etti. | Open Subtitles | لقد صورت الصحافة أن موت أبي عبارة عن وصمة عار |
| İkinci Dünya Savaşı'nın patlak vermesi rezalet olarak anılacak bir gündür. | Open Subtitles | ولكن اندلاع الحرب العالمية الثانية التاريخ الذي سوف نعيش به في عار |
| Laf olur, itibarımızı zedeler. Bilirsin, kuduz, rezalet çıkar. | Open Subtitles | إذا علم أحد بالأمر , سوف يؤثر هذا على مهنتي تعلم , داء الكلب, وما قد يسببه من فضيحة |
| O filmi bütün rezalet sayfalarına ve her gazeteye vereceğim. Tamam mı? | Open Subtitles | سأحشر هذه الصورة في كل ورقة فضيحة في الجرائد |
| Uzatmayalım, ki asıl rezalet burası, sonunda yedek lastiği çıkardım ama sarkık, büzüşmüş bir şeyle karşılaştım. | Open Subtitles | أنها فوضى طبيعية تمامًا، أخيرًا حضرت الإطار الإحتياطي فقط لرؤية إنثناءه. |
| Çizgileri tutturamıyor. Bir rezalet. | Open Subtitles | لقد فاته الإرساء وتعدى الخطوط إنها فوضى بالخارج هناك |
| rezalet bir durumdan o kızı uzak tutmanın ne gibi bir zararı olabilir ki? | Open Subtitles | ما الضرر الممكن من تجنيب فتاة بريئة العار والفضيحة؟ |
| Ama Sunshine'ın başına gelen bir rezalet. | Open Subtitles | لكن الذي حَدثَ إلى شروقِ الشمس... ... a خزي. |
| Kafe sahibi birşey dememiş, bir rezalet çıkmasından korkmuş. | Open Subtitles | مالك المقهى لم يقل شيئًا كان خائقًا من الفضيحة |
| Hemen defol evimden. Bu bir rezalet. | Open Subtitles | أخرج من منزلي الآن هذا أمر شائن. |
| Aslına bakarsan bunu benden istemiş olman bile bir rezalet! | Open Subtitles | بالحقيقة إنه فضيع منك لمجرد طلب مني ذلك. حسناً. |
| Ne rezalet, Francisco Flores. | Open Subtitles | يا للخزي فرانسيسكو فلوريس |
| Tutumun rezalet. | Open Subtitles | بعد أن ينام من خلال ذلك للمرة الأولى. الآن، تمتص موقفك. |
| Bu rezalet. Bu yaptığınızın sonuçlarının farkında mısınız? | Open Subtitles | هذا شنيع هل أنت مدرك لنتائج هذا التصرف؟ |
| rezalet! Bir beyzbol eldiveninin dikişleri bile daha iyidir. | Open Subtitles | هذا مريع ، رأيت تخييطاً أفضل .من هذا على قفّاز بيسبول |
| rezalet bu. Hepimiz için kötü. Şuraya bak. | Open Subtitles | هذا مشين هذا سيئ لنا، انظر لهذا |
| Sen rezalet bir insansın, benim annem değilsin, ve bir daha beni dinliyor musun? | Open Subtitles | فأنتِ شخص مُريع و لستِ أمي و إذا ما أقدمتِ هل تعي كلامي هذا؟ |
| Pekala, düşün bakalım: senin ailenle rezalet bir ilişkin var Sly'ın babası bir diktatör, annem zırdeli Happy koruyucu ailedeydi, bunları konuşmuştuk. | Open Subtitles | :حسنا ، فكر مليا بالأمر لديك علاقة فضيعة مع أبويك والد سلاي ديكتاتور |