| Bu genç adam, sizden başka kimseye söylemeyeceği bir şey bildiğini söylüyor. | Open Subtitles | هذا الشاب يقول أن لديه معلومات لن يقولها لأحد الا لك |
| Çünkü birbirimize diğerlerinin söylemeyeceği şeyleri söyleriz. | Open Subtitles | و أعتقد أن هذا بسبب أننا نخبر بعضنا الأشياء التي لن يقولها غيرنا لنا |
| Bana söylemeyeceği için sana soruyorum zaten. | Open Subtitles | أنا هنا أمامكِ الان لأنى لم استطع ان اجعله يقولها بنفسه |
| Hepinizi demin Jack Donaghy taklidimle onun asla söylemeyeceği çılgınca şeyleri söyleyerek kandırdım. | Open Subtitles | لقد خدعتكم للتو بتقليدي " لـ " جاك دونيقي حينما قلت أشياءا هو لن يقولها أبداً |
| Marc Jacobson'ın söyleyemeyeceği ya da söylemeyeceği çok şey var. | Open Subtitles | ولا يستطيع (مارك جاكبسون)قولها أو لن يقولها |
| Bunlar asla söylemeyeceği sözler | Open Subtitles | هناك كلمات لن يقولها أبدا |
| "Alan Harper'ın asla söylemeyeceği sözler" e 500 dolar yatırıyorum. | Open Subtitles | هذه "جملٌ لن يقولها (آلان هاربر)" أبداً. |