| Eve ona günü benimle birlikte geçireceğine söz vermiş. | Open Subtitles | ايفا , وعدت بأنني سأحظى بفرصة للبقاء معه ليوم كامل |
| Zıplamalarının ne derece ölümcül olabileceğini gördükten sonra Catalina kendi kendine bir söz vermiş. | Open Subtitles | بعدما رأت كم كان عملها مميتاً كاتلينا وعدت نفسها |
| Belki de, senin, yaz sonuna kadar eve .... döneceğine söz vermiş olman ve dönmemendir. | Open Subtitles | ربما لأنك وعدت ان تكون هنا في المنزل في نهاية الصيف ولم تفعلي |
| - Sevmeden evlenemez. - Uzun bir zaman önce söz vermiş. | Open Subtitles | ـ لكنه لا يمكن أن يتزوج من دون أن يحب ـ ادوارد وعدها بالخطوبة منذ زمن طويل، قبل لقائي |
| O sözlerini tutuyor. Zannedersem sana da bir söz vermiş. | Open Subtitles | إنّه يوفي بوعوده، وأدرك أنّه قطع لك وعدًا أيضًا. |
| Gördüklerini kimseye anlatmamak için zorla söz vermiş. | Open Subtitles | وأقسمت أنها لن تقول عما رأته |
| Her ne kadar kendi kendime yavaş gideceğime söz vermiş olsam da, onu dairesinden çıkmaya, işini bırakmaya yanıma taşınıp burada iş bulmaya ikna ettim. | Open Subtitles | و يجب أن تلاحظي أنه مع أني وعدت نفسي أنّي سأتروى أقنعتها بالتخلي عن شقتها |
| Her ne kadar kendi kendime yavaş gideceğime söz vermiş olsam da, onu dairesinden çıkmaya, işini bırakmaya yanıma taşınıp burada iş bulmaya ikna ettim. | Open Subtitles | التي كذبت بشأن حملها بطفلي و يجب أن تلاحظي أنه مع أني وعدت نفسي أنّي سأتروى |
| Onu bulduğunuzda yahut bulursanız kendisini bize teslim etmenizi istiyoruz ve biz de kendisini, duruşmaya kadar onu koruyacağına söz vermiş olan büyükelçiliğe teslim edeceğiz. | Open Subtitles | ،أينما ووقتما تجداه ،نريد منكما تسليمه لنا وبالمقابل سنحضره للسفارة التي وعدت بتوفير ملآذًا آمنا له حتى موعد المحاكمة |
| Sikimde olan tek şey geçen üç hafta için bize 12 bin dolar ödeyeceğine dair söz vermiş olman. | Open Subtitles | كل ما أهتم به هو الإثنى عشر ألفاً التى قد وعدت بدفعهم من ثلاث أسابيع قد مضوا |
| söz vermiş olabilirim ama şimdi merak ediyorum ya senden hoşlanırsam... | Open Subtitles | ..ربما وعدت. لكن الآن أتسائل إذا كنت أحبك... |
| Rivayetlere göre Vescey, Yüzbaşı Gregson yerine geçince seni ağır suçlara transfer edeceğine söz vermiş. | Open Subtitles | تقول الإشاعة أنها وعدت بنقلك للجرائم الخاصة " عندما كانت تحاول تولي مكان " الكابتن غريغسون |
| Bakalım. Petrolcülere köle olacağıma söz vermiş miydim? | Open Subtitles | هل وعدت أن أكون عبدا للنفط؟ |
| Evet buldum baba. Kaç defa kendime söz vermiş olsam da sana inanmayacağımı anladım. | Open Subtitles | أجل, عرفت أنه مهما وعدت نفسي |
| Unutma Russell'ı davet etmemin tek sebebi ona göz kulak olacağına söz vermiş olman. | Open Subtitles | تذكر , اننى وافقت على (راسل) ليحضر لأنك وعدت انك ستراقبة |
| Annem Bayan Lockwood'a söz vermiş. | Open Subtitles | أمى قدّ وعدت السيدة. (لوكوود) ماذا تنتظر منّي أن أفعل؟ |
| Seninle evlenir evlenmez Bayan Clay'e metresi olarak Londra'da ev açacağına söz vermiş. | Open Subtitles | لقد وعدها بأن يجعلها عشيقة له في لندن عندما يتزوجك |
| Her şey bittiğinde geri geleceğine söz vermiş. | Open Subtitles | وعدها بأنه سيعود حينما تنتهي الحرب |
| Zannedersem sana da bir söz vermiş. | Open Subtitles | أدرك أنّه قطع لك وعدًا أنت الآخر. |
| Salaklık yapıp adamın birine söz vermiş bulundum. | Open Subtitles | -حسنٌ، لقد قطعتُ وعدًا غبيًّا لشخصٍ ما |
| Gördüklerini kimseye anlatmamak için zorla söz vermiş. | Open Subtitles | وأقسمت أنها لن تقول عما رأته |