| Sürüm telef olurken, kanun kaçaklarının peşine düşemem. | Open Subtitles | لا يمكنني مطاردة الفارين من العدالة قطيعي يفنى |
| Sürüm her şeyden önce gelir. Hiçbir şekilde kuşağımı zedeleyecek bir riske girmem, özellike de kana susamış bir parazit vampir olamaya hiç niyetim yok. | Open Subtitles | قطيعي أهم، ولن أساوم على انقطاع نسل أسرتي |
| Sürüm Malcolm'u ararken siz de Montana'da bir hafta takılmaya ne dersiniz? | Open Subtitles | بينما قطيعي يبحث عن مالكوم هنا لماذا لاتقضي الاسبوع في مونتانا |
| Yarın öğlen, Sürüm seni avlayacak. | Open Subtitles | غدا عند الظهر قطيعى سوف يطاردك |
| O meclis çok fazla güçlü, hatta kendi Sürüm için bile. | Open Subtitles | انها قوية جدا، حتى لقطيعي |
| Bütün ülke koyun Sürüm gibi. - Koyun. | Open Subtitles | إن هذا البلد بأكمله مثل قطيع للخراف أملكه |
| Geleneksel Sürüm kontrol sistemlerinden ne kadar farklı olduğunu görebilmeniz için tüm o kutucuk ve okların anlamlarını tek tek bilmenize gerek yok. | TED | انت لست بحاجه لفهم الدوائر والمربعات والاسهم لترى انه شيء بالغ التعقيد في طريقه العمل بدلاً عن الطريقه المعتاده في نسخه نظام التحكم. |
| Söylediğim gibi ben kimsem oyum. Ben bir sürü çocuğuyum. Artık benim Sürüm sensin. | Open Subtitles | كما قلت لك، ماهيتي راسخة، أنا رجل يلازم قطيعه، وأنت قطيعي الآن. |
| Sürüm, Dogu Meclisi'nin bölgesindeki açiklari arastirdi, hiç bulamadi. | Open Subtitles | قطيعي فحص المجمع الشرقي بحثاً عن نقاط الضعف ولم يجد شيء |
| Sürüm, Doğu Meclisi'nin bölgesindeki açıkları araştırdı, hiç bulamadı. | Open Subtitles | قطيعي فحص المجمع الشرقي بحثاً عن نقاط الضعف ولم يجد شيء |
| Ama artık benim Sürüm değiller. | Open Subtitles | على الرغم من هذا لم يعودوا قطيعي بعد الآن |
| Ayrıca artık Sürüm yok. | Open Subtitles | إلى جانب، أن هذا لم يعد قطيعي. |
| Sürüm, Malcolm'u bulacak ve yaptıkları için onu öldürecek. | Open Subtitles | قطيعي سوف يجد مالكوم ويقتله بسبب مافعل |
| Sürüm olmasaydı şu anda hayatta olmazdım. | Open Subtitles | ما كنت سأظل حياً الآن لولا وجود قطيعي |
| Onlar benim Sürüm, çocuk. | Open Subtitles | حسـناً، إنهـُم قطيعي يا فتى |
| Tamam ama benim Sürüm çok kalabalık. | Open Subtitles | حسناً، ولكن قطيعي كبير جدّاً. |
| Şimdi de Sürüm açlıktan ölüyor. | Open Subtitles | الآن قطيعى جائع |
| Sürüm, benim için her şey demek. | Open Subtitles | قطيعى يعني كل شيء بالنسبة لي |
| O meclis çok fazla güçlü, hatta kendi Sürüm için bile. | Open Subtitles | انها قوية جدا، حتى لقطيعي |
| Bir sığır ve at Sürüm var ve en güzel kuzular, domuzlar ve tavuklar. | Open Subtitles | لدي قطيع من الماشية الجيدة وعددمن الخيول... و أجود أنواع الخراف و ... الخنازير و الدجاج في الوطن |
| Mustang'lerden oluşan bir Sürüm olsaydı, düzülen ben olmuştum. | Open Subtitles | لو كان هناك قطيع من الموستانج هنا , لتحطمت . |
| Böyle geçen 15 yılın ardından Linux ve topluluğun işleyişine dair "Galiba nasıl bir Sürüm kontrol sistemine ihtiyacımız olduğunu anlamaya başladım." | TED | بعد ذلك، ١٥ سنه من ملاحظه لينكس اكتشف طريقه مجتمع لينكس في العمل، قال " اعتقد اني اعرف كيف اكتب نسخه نظام تحكم لعامه الناس |