| Ve bir sabah uyandım, kolyemi taktım arabaya bindim ve Sürmeye başladım. | Open Subtitles | ومن ثم في صباحٍ، إستيقظت، وضعت طوقي، ركبت السيارة، وبدأت في القيادة. | 
| Ve bu muhtemelen, köprünün üzerinde Sürmeye başlamadan önce yanıtlamak isteyeceğiniz bir sorudur. | TED | وهذا سؤال قد تريد الإجابة عليه قبل القيادة عبر هذا الجسر | 
| Komşu sokaklarda ve şehirde Sürmeye başladığımızda, problem yeni bir boyut kazandı. | TED | عندما بدأنا القيادة في الحي و شوراع المدينة، المشكلة أصبحت في وجود مستوى مختلف تماما. | 
| - Birlikte New Orleans'a uçtuk, bir araba kiraladık ve Sürmeye başladık. | Open Subtitles | ؟ ؟ حسنا, لقد غادرنا بالطائرة وأستأجرنا سيارة وبعد ذلك بدأنا بالقيادة | 
| Karıma göre, böyle amaçsızca Sürmeye devam edersem Golden State'i daha kısa zamanda göreceğimizi düşünüyor. | Open Subtitles | الزوجه تعتقد ان هذا التمثال الذهبى سوف يظهر قريبا او لاحقا لو استمريت فى القياده بلا هدف | 
| Geri dönüp dışarı çıktım, arabayı alıp Sürmeye başladım. | Open Subtitles | انعطفت وخرجت من المنزل، ركبت السيارة وبدأت القيادة | 
| Nefes al, yeniden Sürmeye başla. | Open Subtitles | خذى نفسا عميقا, وابدأى فى القيادة للأمام | 
| Seninle yer değiştireceğiz, durmak zorunda kalmayacağız ve Sürmeye devam edeceğiz? | Open Subtitles | ماذا عن أن نتبادل القيادة ولا نتوقف ونواصل القيادة؟ | 
| Sürmeye devam edersem beni tekrar yakalamalarının an meselesi olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | , أعرف أنني لو تابعت القيادة فانها مجرد مسألة وقت | 
| Sinyal veriyordum. Sürmeye devam ettin. | Open Subtitles | لقد كنت أحاول لفت انتباهك، لكنّك استمرّيت في القيادة. | 
| Kendi işime bakıp arabayı Sürmeye devam edecektim. | Open Subtitles | كان يجب أن أحكم عقلي في شئوني الخاصة وأواصل القيادة | 
| Geceyi otelde geçireceğim. Sürmeye devam etmek istemiyorum. | Open Subtitles | سأقضي الليلة بالنُزل لا أود مُتابعة القيادة. | 
| Henüz bilmiyorum. Sen Sürmeye devam et. | Open Subtitles | لا زلت لا أعلم، هل يمكن أن تتابع القيادة وحسب؟ | 
| Yol tutuşu, Sürmeye başlayana kadar en azından biraz daha korumaya çalışmamız gerek çünkü başka türlü idare edemem. | Open Subtitles | يجب عليك على الأقل أن تحافظ أطول على مدة الجر ،حتى تستطيع القيادة من جديد لأنه لايمكن اللف مع ذلك | 
| Arabalarından hiçbir iz yok. Öylece Sürmeye devam edeyiz. | Open Subtitles | لا أثرَ لسيّارتهما و لا يمكننا مواصلة القيادة و حسب | 
| - Ben böyle düşünmezdim. - İyi, Sürmeye devam et o halde. | Open Subtitles | بهذة الطريقة , ليس لدى خيار إذن أستمرى بالقيادة | 
| Sürmeye devam et. Kırmızıda geç! | Open Subtitles | استمر بالقيادة اقطع الشارة الحمراء لا تطلق علي هذا كل ما لدي | 
| Biraz mantıklı ol. Arkadaşına susmasını ve Sürmeye devam etmesini söyle | Open Subtitles | انت عاقل ، اخبر السائق ان يخرس ويستمر بالقيادة | 
| İnsanı araba Sürmeye zorlayamazsın ki. Zorladım. | Open Subtitles | لا أفهمك, لا يستطيع إجبار شخص ما على محرك القياده | 
| Üç günlük bir rekoru var.Karısı ölmek üzere. Bir hafta boyunca bile Sürmeye razı. | Open Subtitles | سجل لركوب الدراجة لثلاثة أيام ، زوجته تموت لذا فهو مستعد للقيادة حتى لمدة إسبوع | 
| Artık tedavinizi ve testlerinizi yaptırmak için saatlerce araba Sürmeye gerek yok. | TED | وليست هناك حاجة للقيادة لساعات وساعات من أجل الحصول على علاجك وتحاليلك. | 
| Bir gramlık antimaddenin enerjisi, bir arabayı Dünya'nın çevresinde 1000 tur Sürmeye veya uzay mekiğini yörüngeye oturtmaya yeter. | TED | الطاقة الناتجة من جرام واحد من مادة مضادة تكفي لقيادة سيارة ألف مرة حول الأرض أو لوضع مكوك الفضاء في مداره حول الأرض. | 
| Arabayı çalıştırıp Sürmeye başla. | Open Subtitles | شغلي السيارة فحسب و قودي | 
| Sürücü bir hayvana çarptığını sanarak, Sürmeye devam etmiş. | Open Subtitles | ظن السائق بأنه صدم حيواناً واستمر بالسير | 
| Evet, doğru. Gittiğini yöne bakmayı kes, dön, kör noktanı kontrol et ve nereye gittiğine bakmadan Sürmeye devam et. | TED | أن تتوقف من النظر أين ذاهب, تدير نفسك لتتفقد البقعة العمياء جانبك و أن تقود في الطريق بدون أن تنظر أين تسير |