| Adam bulabilmek için markete tek başıma gelsem fazla "sürtük" gibi görünürdüm. | Open Subtitles | ويبدو أيضا عاهرة , إذا جئت لمتجر البقاله للحصول علي رجل بمفردي |
| Partide tamamen kendini kaybetti ve tam bir sürtük oldu. | Open Subtitles | ومدى ارتباكها فى هذه الحفلة , وكيف كانت عاهرة تماماً. |
| Bunu unutma. O sürtük benden bahsederse bedelini sen ödersin. | Open Subtitles | تذكّر الآتي، إن ذكرت تلك العاهرة اسمي ستدفع أنت الثمن. |
| - Tanrım! Yine aynı şeyi yapıyorsun. Pes etmiyorsun, sürtük! | Open Subtitles | تصرين على هذا مرة أخرى أنتِ لا تستسلمين ايتها العاهرة |
| Buna bana fazla rahat şekilde emirler veren İngiliz sürtük ile başlayalım. | Open Subtitles | بدءاً من ساقطة بريطانية معينة باتت مرتاحة كثيراً في إعطائي تحذيرات نهائية. |
| - Şimdi sürtük havalara çekiyor. - Ah, filmi yapamayacaksınız. | Open Subtitles | ــ الآن، تلك الساقطة تطلب المستحيل ــ لن تنتج الفيلم |
| Dün gece ihtiyacım olduğunda neredeydi bu sürtük? | Open Subtitles | أين كان هذه الكلبة الليلة الماضية عندما كنت في حاجة لها؟ |
| ...fantezilerini gerçekleştirmek için bir sürtük ve seyretmelik bir koleksiyon istedin. | Open Subtitles | فقط عاهرة لتشبع نزواتك، شخصية رسوم متحركة لتقوم بجمعها والتفرج عليها. |
| Çünkü turuncu renk ve seni sürtük bir havuç gibi gösteriyor. | Open Subtitles | لأنه البرتقال وكنت أعتقد أنه يجعلك تبدو وكأنها الجزرة بصورة عاهرة. |
| Pekala. Benden bu kadar nefret ediyorsan bana büyücü ya da sürtük de diyebilirsin. Boş ver. | Open Subtitles | حسناً، إذا كُنت تكرهني كثيراً يمكنك أن تقول أنني عاهرة قُمت بسحرك و غادرت |
| Çünkü o tam bi sürtük. | Open Subtitles | لدرجة أنه هنالك صف ببيت الدعارة من أجلها لأنها عاهرة حقيقية |
| Sonraki şeyi biliyorum, benim Aston Martin'le gittiler sürtük benim anahtarımı almış olmalı. | Open Subtitles | ثم اختفوا وكذلك سيارتي الاستون مارتن العاهرة لا بد وانها قد أخذت مفاتيحي |
| Çünkü duyduğuma göre bu "sürtük" her sabah ağzına alıyormuş. | Open Subtitles | فأنا سمعت أن تلك العاهرة إعتادت علي الغرغرة كل صباح. |
| Eğer o sürtük açılış gecesini kaparsa annem beni öldürür. | Open Subtitles | ان تلك العاهرة وصلت لليلة الافتتاح فأن امي سوف تقتلني |
| Hâlâ o sürtük annene onu ne kadar sevdiğini göstermedin. | Open Subtitles | أنت لا زلت لم تري أمك العاهرة مقدار حبك لها |
| Lanet olasıca sürtük! Hiçbir şey değişmedi. | Open Subtitles | اللعنة، يا ساقطة كفى بكاء ً لم يتغير شــئ |
| Lâkin, sen ve o pis sürtük bana itimat etmediniz. | Open Subtitles | و مع ذلك أنت وهذهِ الساقطة الحمقاء لم تثقوا بي |
| Seni de harcayalım mı, sürtük? | Open Subtitles | مرة أخرى لدينا معدل المبذر جدا , الكلبة ؟ |
| Kimse beni yenemez bebek, senin gibi bir sürtük bile. | Open Subtitles | لا احد يستطيع هزيمتي يا صغيرتي ولا حتى عاهره مثلك |
| Seni görür görmez, ...seni, kahrolası sıkıcı küçük lanet sürtük, ...diğer tarafa dönmeliydim! | Open Subtitles | أيتها المهوسة اللعينة السافلة الصغيرة كان يجدر بى الذهاب فى اتجاه لعين آخر |
| Arsız sürtük! Beni yaşlı hissettirecek başkası var mı? | Open Subtitles | إنك سافلة ، هذا يشعرني بأني أتقدم في السن |
| Choi Hye Joo'nun ne iğrenç bir sürtük olduğunu bilmiyorsun. | Open Subtitles | انت لاتعرف كم هي حقيرة وشريرة , تشوي هاي جو |
| Bir sürtük yüzünden parlak bir politika kariyerini heba ettiğini düşünüyordu. | Open Subtitles | كان يعتقد أنكِ ستتخلين عن مستقبل سياسي لامع بسبب فتاة فاسقة |
| Silahını indir seni deli sürtük yoksa yemin ederim ki-- | Open Subtitles | ضعي المسدس على الأرض أيتها الحقيرة المجنونة و إلاّ فأقسم |
| Bunlar onun parmak izleri. Tamam. sürtük savaş istiyorsa istediğini alacak! | Open Subtitles | حسنا , تلك العاهره , تريد حرب ستحصل عليها |
| Tam bir sürtük olduğumu düşünüyor olmalısın. | Open Subtitles | يجب أن نفكر في أن 'م هذا وقحة كبيرة جدا أو شيء من هذا، هاه؟ |
| Kapa çeneni ve git üzerine birşeyler giy, sürtük! | Open Subtitles | اسكتي يا كلبة. احتشمي قليلا ببعض الثياب اولا. |
| Niye kadından bahsederken hep karı, sürtük veya fahişe diyorsun? | Open Subtitles | لماذا تصفون الأنثى بالعاهرة او الفاسقة كلما تحدثتم عنها؟ |