| Uyuşturucu alacak paraları olmadığından; birayla, mayalanmış sütle sarhoş olanlarla. | Open Subtitles | فقراء جداً لشراء المخدرات, يسكرون على البيرة أو الحليب المخمر. |
| En önemlisi, saat başı sütle 1000 mg C vitamini al. | Open Subtitles | وأهم شيء، تناول ألف وحدة من فيتامين سي كل ساعة مع الحليب فقط |
| Şey, sütle yenilen şeylerle ilgili çok esprin var. | Open Subtitles | كل ما هنالك أن لديك فقرات كثيرة عن الحليب. |
| Yağsız sütle yulaf ezmesi, muz, kara şeker. | Open Subtitles | الشوفان مع حليب مقشود والموز والسكر البني |
| Bir keresinde, Sheila'nın saçları o kadar fazla sütle bulaştı ki süt yüzündeki tüm boyayı bulandırdı. | TED | وفي مرة إمتلأ شعرها بالحليب وغطى كل ملامح وجهها. |
| sütle beslenmiş ete tek kelimeyle tapıyorum! | Open Subtitles | انا حقا اعشق اللحم المتغذي علي اللبن ما انت؟ |
| Kedi Hanım'ı bir kâse sütle yakalamaya çalışacağım. | Open Subtitles | سوف أرى إذا أمكنني أن أستعيد قطتي بصحن من الحليب |
| Şimdi, sıvı azot fiyatı sıradan bir sütle aynı | Open Subtitles | والآن ، النتروجين السائل تكلفته بقدر الحليب العادي |
| Koothrappali onu bana bırakıp kaçtı, ve o da bir türlü uyumak bilmedi ben de bir bardak sıcak sütle annemin kas gevşeticisinden verdim. | Open Subtitles | يتفوه بالتفاهات،ولم يستطع الخلود للنوم لذلك أعطيته كوب من الحليب الدافىء ووضعت فيه حفنة من المهدىء الخاص بوالدتي |
| Bazı araştırmalar annedeki mikropların sütle bebeğe geçtiğini göstermiş. | Open Subtitles | في الحقيقة بعض الدرسات تقول لإن السموم التي تجرعتيها في حياتكِ ستخرج في الحليب |
| Mide içeriğindekilere bakarak, köpeğin sütle zehirlendiğini söyleyebiliriz. | Open Subtitles | اذاً , اكمل التحاليل كلب كاري قد شرب الحليب المسمم |
| Fakat sütle test etmek istedim. | Open Subtitles | لكنني أردت نكهة زبدة الحليب الزبدة هي المفتاح |
| Keşişler taşaklarından kanlı dölü alıp sütle karıştırmışlar. | Open Subtitles | الرهبان أخذو الدم الجاف من المني الخارج من خصيانهم و خلطوه مع الحليب |
| Ekşimiş sütle karıştırdım. | Open Subtitles | وقليل من روث البقر كلها مخلوطه مع الحليب |
| Anası kendi korkusunu memesindeki sütle kızına geçirdi. | Open Subtitles | و نقلت و الدتها خوفها لها من خلال حليب الثدي |
| Kafeinsiz kahve, koyu kavrulmuş sert kavrulmuş var tam yağlı sütle, az yağlı sütle, soya sütüyle var, şeker, bal ve türevleri de var. | Open Subtitles | لدينا قهوة فرنسية وداكنة مع حليب قليل الدسم وكامل الدسم أو بدون حليب السُكّر، عسل، ومُحلّي صناعي. |
| Hatta kalan sütle isterse dondurmacı bile açabilir. | Open Subtitles | و يتبقى حليب كاف لإفتتاح مصنع مثلجات باسكن روبنز |
| Sıcakkanlılık, kıl yada kürk, akciğerleriyle nefes alma yetenekleri ve yavrularını sütle beslemek gibi. | TED | تتضمن الدم الدافئ، شعر الجسم أو الفراء، التنفس بواسطة الرئتين، وتغذية صغارهم بالحليب. |
| Eve gidip küveti tam yağIı sütle doldur. | Open Subtitles | هل تعلم ماذا يجب عليك القيام به؟ عد إلى المنزل و قم بملء الحوض بالحليب |
| Memeliler arasındaki sosyal bağ, anne yavrularını sütle beslemeye başladığında gelişmeye başlar. | Open Subtitles | تبدأ الروابط الاجتماعية بين الثديـّات، حينما تُغذّي الأمهات صغارها بالحليب. |
| Şimdi biraz sütle birlikte hoş meyva aromalı bir soğuk algınlığı hapı geliyor. | Open Subtitles | تصل الآن مع اللبن حبة ضد البرد بنكهة الفواكه |
| Yani gerçekten kötü geçen bir günün sonunda annen sana hiç sütle kurabiye vermedi mi? | Open Subtitles | أعني، بعد يوم سئ شاق لم تكن تعد لك أمك اللبن مع البسكويت؟ |
| sütle kutlama yapar. | Open Subtitles | إنها تحتفل بالأشياء باللبن المسدود بالفلينة |