| Birkaç kere sığınakta, ara sokakta. Temel eğitimdeyken neredeyse her yerde. | Open Subtitles | المخبأ بضع مراّت، الزقاق، في كلّ مكان تقريباً في التدريب الأساسي |
| sığınakta kapalı kaldılar. Hava deliği olmalı. Bakın. | Open Subtitles | انه محبوسون جميعاً فى المخبأ إبحث عن فتحات للتهوية هناك |
| Fakat bunun en büyük kanıtı olan aksanımı sığınakta yitirmişim. | Open Subtitles | ولكننى فقدت أى دليل على ذلك بفقدى للغة فى الملجأ |
| Kitaba göre iç dolgu ya da sığınakta 14 gün değil, sadece 48 saat kalınması gerekiyormuş. | Open Subtitles | لقد قرأت للتو بأنك تبقى ل48 ساعة في الملجأ أو المأوى، و ليس 14 يوم |
| Kız kardeşlerimle birlikte, annemin üvey babamın istismarı yüzünden yıllarca acı çektiğini nasıl izlediğimizi, kaçtığımızı, sadece bir sığınakta yaşamak için kaçtığımızı anlattım. | TED | تحدثت عن مشاهدتي أنا وأخواتي لأمنا وهي تعاني من الإساءة لسنوات على يد زوجها، وهروبنا، لنجد أنفسنا في ملجأ. |
| Geldiklerinde, işlerini sığınakta bitirmeye bakarız. | Open Subtitles | عندما يأتون، علينا أن نستدرجهم جميعاً إلى داخل المأوى. |
| Pearl City'de bir sığınakta vurulmuş. | Open Subtitles | والذي وجدنا مطلق عليه الرصاص , في مخبأ في مدينة بيرل |
| Thorne'un, onları araştırmalarıyla beraber sığınakta yok ettiğine dair onu ikna ettim. | Open Subtitles | لقد أقنعته بأن ثورن دمرتهم في القبو مع معظم بحثهم |
| Fegelein bulunamadı. sığınakta yok. | Open Subtitles | لم نستطع العثور على فيجيلين انه ليس في المخبأ |
| Adolf Hitler ve karısının sığınakta intihar ettiğini sizlere bildiririm. | Open Subtitles | أدولف هتلر وزوجته إنتحرا في المخبأ هذا الصباح |
| Fegelein bulunamadı. sığınakta yok | Open Subtitles | لم نستطع العثور على فيجيلين انه ليس في المخبأ |
| Bu ilaç bu rutubetli sığınakta kesinlikle hasta olmamanızı sağlayacak. | Open Subtitles | هذا الدواء يضمن انّك لن تصبح مريضا في هذا المخبأ الرطب |
| İrlandalılar hakkında bildiğim herşey başkalarının sığınakta konuştuklarıydı. | Open Subtitles | كل ماعرفته عن أيرلندا كان من كلام الأخرين فى الملجأ |
| Ama sığınakta dilimin aksanını kaybettim. | Open Subtitles | ولكننى فقدت أى دليل على ذلك بفقدى للغة فى الملجأ |
| Baudelaireler, birlikte kurdukları sığınakta akşamların tadını çıkarıyordu. | Open Subtitles | . أل بودليرز أستمتعوا بالأمس فى الملجأ الذى بنوه بأنفسهم |
| Şu sığınakta gördüğümüz eski güvenlik kameraları var ya Thorne orayı tekrar kapatmadan negatiflerini aldım. | Open Subtitles | تلك آلات التصوير الأمنية القديمة التي رأيناها في الملجأ سحبت نيجاتيف الصور قبل ان تقفل ثورن المكان ثانية |
| Seni tanımıyorum, ve bir sığınakta tek başına silahlarla yaşıyorsun... | Open Subtitles | لا اعرفك ، وانت تعيش هنا بمفردك مع ملجأ للصواريخ واسلحة |
| Ve sen dayak yiyen kadın ve çocuklar için bir sığınakta çalışıyorsun. | Open Subtitles | و انتي تعملين في ملجأ للنساء المسحوقات و الاطفال |
| O sığınakta gördüğümüz çökmüş insanlar gibi değillerdi. | Open Subtitles | ليسوا مثل هؤلاء الأناس الوهنون الذين رأيناهم في المأوى |
| sığınakta sanıyorduk, ama orada kimse sağ kalmadı. | Open Subtitles | نحن نعرف أنه كان في المأوى ولا يوجد أحد بخير هناك |
| Sonu vurulup bir sığınakta ölüme terk edilmek oldu. | Open Subtitles | وتختتم بأنه يقتل ويترك ميتاُ في مخبأ قديم |
| Sağ ol. Bak sen etrafta koşuşturup dünyayı yağız uluslararası düşmanlardan kurtarırken gidip bir sığınakta takılmayacağım. | Open Subtitles | شكراً، إسمع، أنا لا أريد الإختباء في القبو بينما أنت تتسلل بالجوار و تنقذ الكوكب، |
| Hırsızlığın olduğu gece bir evsizin sığınakta yatmasına izin verdim. | Open Subtitles | في ليلة السرقة، تركت أحد المشردين ينام في الملاذ |
| Benim sığınakta olduğumu bilemezdin. | Open Subtitles | لم يكن بمقدورك أن تعلمي أنني كنت في الوكر |
| Erzaklarla mı? Hayır, olmaz. sığınakta erzaksız kalmayacağım. | Open Subtitles | لا , n n n لا، لا أُصبحُ محصور في المخبأِ بدون تجهيزاتِ. |