| Eagles organizasyonu olarak... zorlu bir dönemden geçtiğimiz hiç kimse için sır değil. | Open Subtitles | حسناً ، ليس سراً إلى أي شخص هنا بأنه كان إمتداد قاسي لمنظمة النسور |
| İlişkilerinde sorun yaşadığın sır değil, hatalarını öğrenmek istedim. | Open Subtitles | أَعْني، ليس سراً ذلك كَانَ عِنْدَكَ مشاكلُ العلاقةِ. وأنا فقط أُريدُك للتَعَلّم مِنْ أخطائِكَ. |
| Tamam, yani bu bir sır değil. Adamı sevmiyorum. | Open Subtitles | حسناً، اذا ذلك ليس سراً أنا لا أَحْبُّ الرجلَ |
| Batılı güçlerin ve medya kuruluşlarının bize karşı savaş açtıkları bir sır değil. | Open Subtitles | ليس سرا بأن القوى الغربية ووسائل الإعلام الخاصة بهم يشنون حملة صليبية ضدنا |
| Büyük bir sır değil. Mavi İstiridye barında. | Open Subtitles | انه ليس سرا كبير في حانة المحارة الزرقاء |
| Bu bir sır değil. Bunu nasılsa öğreneceksiniz. | Open Subtitles | حسناً ، إنه ليس بسر ستكتشف هذا على أية حال |
| Tabii ki hükûmetlerin, telefon konuşmaları ve mesajları ele geçirmesi bir sır değil. | TED | بالطبع, هذا ليس سر أن الحكومات قادرة على اعتراض المكالمات والرسائل النصية. |
| Devletin buralara bir düzine yerleştirdiği sır değil zaten. | Open Subtitles | ذلك ليس سراً على الحكومة أن تضع هذه الأشياء هنا |
| Aynı zamanda, bu bir sır değil. | Open Subtitles | و بالإضافة هذا ليس سراً أعني أنني أعلم بشأنه |
| Eagles organizasyonu olarak... zorlu bir dönemden geçtiğimiz hiç kimse için sır değil. | Open Subtitles | حسناً ، ليس سراً إلى أي شخص هنا بأنه كان إمتداد قاسي لمنظمة النسور |
| Aslında, ağabeyiyle aramızda... yıllara yayılan bir anlaşmazlık olduğu kimsenin bilmediği bir sır değil. | Open Subtitles | ليس سراً أن أنا وشقيقه كنا دائماً على خلاف |
| Rock yıldızlarının antika koleksiyonu yaptıkları bir sır değil. | Open Subtitles | ليس سراً تلك الصخرةِ و تَجْمعُ نجومُ اللفّةِ التُحَفَ. |
| Sanırım seni neden buraya getirdiğim bir sır değil. | Open Subtitles | أظن بأنّ الأمر ليس سراً سبب إحضاري لكِ إلى هنا |
| Memleketim Ruanda'daki soykırımdan sağ çıkmış olmam, sır değil. | Open Subtitles | ليس سراً أنا نَجتْ من الإبادة الجماعيةِ في وطني الأمِّ لرواندا. |
| Babanla ben birbirimizden hoşlanmıyoruz. sır değil bu. | Open Subtitles | اباك و انا لا يحب كلا منا الاخر , هذا ليس سرا |
| Peki, aslında bir sır değil sırdan çok bir fantezi ama biraz utanç verici, bu yüzden... | Open Subtitles | حسنا انه ليس سرا بقدر ما تتصورين لكنه محرج قليلا لذلك.. |
| Yasa dışı deneyler yürüttüğün barajın yakınlarında satın aldığın arazi de bir sır değil. | Open Subtitles | إنه ليس سرا أنك إشتريت أرضاً قرب السد حيث كنت تجري التجارب الغير شرعية؟ |
| Gölün bu yakasında yaşayan herkes için, bu bir sır değil artık.. | Open Subtitles | والذي اصبح ليس بسر علي اي احد علي جانب البحير |
| Beyaz Saray'a girip çıkmak bir sır değil ama-- | Open Subtitles | أنه ليس سر الدخول والخروج من البيت الأبيض. |
| Sistemin birçok çocuk üzerinde eksiklikleri olduğu bir sır değil, ve birilerinin bunun için birşeyler yapması lazım. | Open Subtitles | إنه ليس سرّاً أن النظام يخيب آمال الكثير من الأطفال وأن على أحدهم فعل شيء بشأن الأمر |
| Moore yasalarına göre bilgisayarların gittikçe daha da hızlı çalışacak olması bir sır değil. | TED | حسنا ، لا يخفى على أحد أن الحواسيب، حسب قانون مور، هي الأسرع تطورا. |
| İsteseydin daha iyi birini seçebilirdin, bu sır değil. | Open Subtitles | ليس سرًا أنه كان بإمكانكِ الحصول على ما هو أفضل |
| Onunla yakın olduğunuz sır değil. | Open Subtitles | وليس سراً أنكما كنتما مقربان |
| Bakın bu şekilde size sırtımı dönmek istemezdim ama finansal sıkıntılarla boğuştuğunuz da bir sır değil. | Open Subtitles | لم أكن أريد أن يصلكم الموضوع بهذه الطريقة ولكن لم يعد سراً ان الشركة تعاني أزمات مالية |
| Evet, Bu bir sır değil artık. Kendi şirketini açacaktı. | Open Subtitles | لم يكن سراً أنّه كان سينشئ شركة خاصة به. |
| Bu benim tutabileceğim bir sır değil. | Open Subtitles | أنا آسف، ليس هذا السر الذي استطيع ان احفظه |
| Bir sır değil. | Open Subtitles | لا سر , هي احتاجت للمال حتى تنتقل إلى أوربا |