| Göbek bağlarını bir çomakla kesiyor ve bebeklerin göbeğini kendi saçıyla bağlıyor. | TED | وقطعت الحبل السري بعصاة خشبية وربطت سرتيهم بشعرها |
| Sevimli sevimli tavırlar, konuşmalar, saçıyla oynamalar... | Open Subtitles | تتصرف بلطافة وهي تتكلم معه وتلعب بشعرها. |
| saçıyla kafayı bozdu ve kesinlike mahvediyor. | Open Subtitles | إنها مهوسة بالكامل بشعرها وهي بالتأكيد تخربه |
| Evet, sen de etiyle, saçıyla ve göbeğiyle bir insansın! | Open Subtitles | نعم,انت انسان,تملك لحما و شعرا و عظاما |
| Evet, sen de etiyle, saçıyla ve göbeğiyle bir insansın! | Open Subtitles | نعم,انت انسان,تملك لحما و شعرا و عظاما |
| Harry Styles, sevimli tavırları ve kusursuz saçıyla ünlüydü. | TED | هاري ستايلز الذي اشتهر بعطفه وشعره المثالي. |
| Üstelik o boyalı yüzü ve turuncu saçıyla evimize kadar girdi. | Open Subtitles | لقد جاء إلى منزلي بطلاء وجهه المخيف وشعره البرتقالي |
| - Evet, saçıyla kapatmaya çalışıyor. | Open Subtitles | - نعم، أنظر إنها تغطيها بشعرها. |
| Onun saçıyla ne yaptın Damien? | Open Subtitles | -ماذا فعلت بشعرها يا (داميان)؟" " |
| Güzel,Muhteşem saçıyla... | Open Subtitles | بشعرها الرائع |
| saçıyla doluydu. | Open Subtitles | مليئةً بشعرها |
| Çünkü onun olayı bu. İnsanları cazibesiyle, bıyığıyla ve mükemmel saçıyla kendine çeker. | Open Subtitles | لأن هذا هو ما يفعله ، انه يسحرك بجماله وشاربه وشعره المثالى |