| Birbirine karışan çağrıların kakofonisi, bize sağır edici gelebilir. | Open Subtitles | نشاز وتنافس النداءاتِ يصم الآذان بالنسبة لنا | 
| Dükkanlâr kapalı, barlar bitmiş, oldukça ıssız ve hiç kullanılmamış oyun alanları ve Ella'nın evinin içindeki gerilim hissediliyor ve gürültü sağır edici bir seviyede. | TED | أُغلقت فيها المحلات، وانمحت آثار الحانات، وأقفرت الملاعب ولم يتم استعمالها أبدا، أما بيت إيلّا فيسوده التوتر، ويعلو به الضجيج الذي يصم الآذان. | 
| ve içinde bulunduğunuz durum sağır edici bir sessizlik, | Open Subtitles | و في هذه الحالة صمتهم يصم الآذان | 
| Binler ölürse çığlıklar sağır edici seviyede olur. | Open Subtitles | لو الآلاف ماتوا ستكون الإحتجاجات مدوية | 
| Sürekli hareketlilik ve sağır edici gürültü. | Open Subtitles | حركة ثابتة وضوضاء مدوية | 
| sağır edici bir tezahürat. | Open Subtitles | كانوا يصم الآذان. | 
| Akan kanlarının sesi resmen sağır edici. | Open Subtitles | تدفق دمائهم يصم الآذان. | 
| sağır edici! | Open Subtitles | أنه يصم الآذان! | 
| Bu gürültü sağır edici! | Open Subtitles | ضجيجه يصم الآذان! | 
| sağır edici. | Open Subtitles | يصم الآذان |