| Bunu tasarlayabilecek sadece bir kişi var. | Open Subtitles | هنالك رجل واحد كان بأمكانه تصميم هذا |
| Bunu tasarlayabilecek sadece bir kişi var. | Open Subtitles | هنالك رجل واحد كان بأمكانه تصميم هذا |
| Etkilemek istediğim sadece bir kişi var. | Open Subtitles | بالحقيقه هناك واحد فقط.. شاب واحد اريد ابهاره |
| Tüm okulda beni tanıyan sadece bir kişi var. | Open Subtitles | هناك شخص واحد فقط بكل هذه المدرسة يعرفني |
| Annemi bu kadar çıldırtıp... hayatta kalan sadece bir kişi var. | Open Subtitles | هناك شخصٌ وحيد... الذي أغضبَ أمي هكذا ونجا |
| Orada sadece bir kişi var. | Open Subtitles | أعتقد أن هناك واحد منهم فقط |
| İnsanoğlunun tarihinde sadece bir kişi var, gelecekte de geçmişte de. | Open Subtitles | سواء كان الماضي أو الحاضر أو المستقبل سيكون هناك فقط شخص واحد في تاريخ البشرية |
| Babamın bugüne kadar korktuğu sadece bir kişi var. | Open Subtitles | هنالك رجل واحد كان يخاف منه أبي دائماً (يعرف بأسم العميل (أكس |
| - Kendisini... - sadece bir kişi var. | Open Subtitles | لقد أقتنعت بذلك هناك واحد فقط |
| sadece bir kişi var ve nerede olduğunu da biliyorum. | Open Subtitles | هناك واحد فقط وأعرف أين هو |
| Ama yaşadıklarımı anlayan sadece bir kişi var. | Open Subtitles | لكن هناك شخص واحد فقط يستطيع أن يفهم ما أود قوله |
| Bu idamı durdurabilecek sadece bir kişi var. | Open Subtitles | - لا - هناك شخص واحد فقط يمكنه إيقاف حكم الإعدام |
| Size yardımcı olabilir sadece bir kişi var. | Open Subtitles | هناك شخص واحد فقط الذين يمكن أن تساعدك. |
| Evet, ama Booth'un dediğinden anlaşılan düşündüğümüz ölüm tarihinde mazereti olan sadece bir kişi var. | Open Subtitles | أجل لكن حسب أقوال (بوث) واحد منهم فقط لديه حجة غياب لما كنا نعتقد أنهُ موعد الوفاة |
| Doğru. Bu dünyada sadece bir kişi var. | Open Subtitles | نعم, هناك فقط شخص واحد في هذا العالم |