| Şehirde sadece bir yer satıyor vee hepsini bir adam satın almış. | Open Subtitles | مكان واحد فقط في المدينة يبيعها وشخص واحد اشترى كل ما لديهم |
| Devamlı korunmasız gezip yalnız olduğu sadece bir yer var. | Open Subtitles | يوجد مكان واحد فقط سيكون به وحيدًا حيث يكون مكشوف |
| İnsanların Ruhlar Dünyası'nda ait olduğu sadece bir yer vardır. | Open Subtitles | البشر في عالم الأرواح ! ينتمون في مكان واحد فقط |
| Gitmiş olabilecekleri sadece bir yer var. | Open Subtitles | هناك مكان واحد فقط كانوا قد ذهبوا. |
| Şey, biri başkent diğeri ise, sadece bir yer. | Open Subtitles | حسناً ، واحدة هي العاصمة و والآخرى مجرد مكان |
| Burası sadece bir yer değil, Ray. Burası benim evim. | Open Subtitles | هذا ليس مجرد مكان آخر إنه بيتي |
| Banliyöde alışveriş yaparken sadece bir yer bir kızın doğum gününde isteyebileceği her şeyi barındırır. | Open Subtitles | عند التسوق في الضواحي ...هناك مكان واحد فقط يحتوي على كل شئ قد تتمناه فتاةُ ...لعيد ميلادها |
| Bunu satan sadece bir yer var. | Open Subtitles | وهناك مكان واحد فقط أن يبيعها. |
| sadece bir yer var zaten. | Open Subtitles | حسنا، هناك مكان واحد فقط. |
| Afrika'yı görmeyi çok istiyorum, ama orası da sadece bir yer. | Open Subtitles | اتوق الى رؤية افريقيا لكنها مجرد مكان |
| sadece bir yer. | Open Subtitles | إنه مجرد مكان |