| Eski banknotların sahtesini yapmaya çalıştıklarını düşünüyorlar çünkü sahtesini yapmak ve yutturmak daha kolay. | Open Subtitles | يعتقدون بأنهم ربما كانو يحاولون تزوير القديمة لأنها أسهل تزييفاَ وتمريراَ |
| sahtesini yaşamak bile zor. | Open Subtitles | ويبدو أنه من الصعب أن يكون لديك علاقة مزيفة ، كذلك. |
| Oh, eğer suyun sahtesini yapabilirsek, o zaman eminim ki oyunun hit olacaktır. | Open Subtitles | أوه، حسنا، نستطيع تزييف الماء ثم أنا متأكد مسرحيتك ستكون رائعه |
| Bana sahtesini sattın. Gerçek yüzüğü istiyorum, şimdi. | Open Subtitles | لقد بعت لي المزيف أريد الحقيقي الآن |
| emrim sana tablonun gerçeğini almandı... sahtesini değil! | Open Subtitles | الاوامر كَانتْ أَنْ نحصل على الصورة الأصيلة، لا المزيفة. |
| Bu alanlarda hesap açıp açmayacaklarını izlemeliyiz. Ve Merkez Bankası internet sitesinin sahtesini yapmalıyız. | Open Subtitles | وكذلك يجب علينا أن نبني مدخل مزيف لبنك الإدخار الفيدرالي |
| Duş fotoğrafının sahtesini yaptığını ve açığa çıktığını söyle. | Open Subtitles | و أنك قمت بتزييف صورة الإستحمام و أنك الآن تود الإعتراف بكل شيء. |
| Böyle bir şeyin sahtesini yapamazsın. Hayır, yapamazsın. | Open Subtitles | أنت لا يمكن أن تزيّف شيء ما مثل ذلك |
| Baskalarinin eserlerinin sahtesini yapabilecek kadar yetenekliydim. | Open Subtitles | أصبحتُ موهوباً بما يكفي لتزييف فنّ الآخرين. |
| Herhangi biri bunun sahtesini yapabilir, ki bu gerçek olsa bile ondan tek bir kuruş bile koparamayacaksın. | Open Subtitles | أي شخص بإمكانه تزوير هذا و حتى لو كانت حقيقة أنت لن تحصلين على أي فلس من هذا |
| Herhangi biri bunun sahtesini yapabilir, ki bu gerçek olsa bile ondan tek bir kuruş bile koparamayacaksın. | Open Subtitles | أي شخص بإمكانه تزوير هذا و حتى لو كانت حقيقة أنت لن تحصلين على أي فلس من هذا |
| Ben Franklin'e ait bir şarap şişesinin sahtesini yapacaktık. | Open Subtitles | زجاجة مزيفة من النبيذ والتي يملكها بن فرانكلين |
| Yani 200.000 loto bileti almak için 400.000 tane sahtesini mi bastırdın? | Open Subtitles | إذاً ، بالإضافة لشراء200.000 تذكرة طبعت 400.000 مزيفة |
| Resimlerin sahtesini yapmakla, katil arıları yetiştirmekle, ve sanırım mücevher kaçakçılığıyla. | Open Subtitles | تزييف اللوحات تربية النحل القاتل، ربما وتهريب المصوغ |
| Belki bilekliğin sahtesini yapabilirsiniz ama tomografinin sahtesini yapamazsınız. | Open Subtitles | لربما اكونُ قادراً على تزييف ربطة المعصم لكن لايمكنكَ ان تزيف فحصاً مجهرياً |
| Ben artık beğenmiyorum onu. Güzel. Sen de sahtesini al. | Open Subtitles | عظيم, هذا هو العقد المزيف |
| Aranızdan birinin bana sahtesini kakalayıp gerçeğiyle yol almasını istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد أن يخرج أحدكم بالحقيقية بينما أجد نفسي مع المزيفة |
| Sadece bir Baş Büyücü Tarikat Kutusunun sahtesini yaratabilir. | Open Subtitles | فقط ساحر من المرتبه الاولي يمكنه صنع صندوق "أوردين" مزيف بالسحر. |
| Federal bir suçta kullanılan resmin sahtesini yaptınız. | Open Subtitles | لقد قمت بتزييف اللوحة التي استخدمت في جريمة فيدرالية |
| Böyle bir şeyin sahtesini yapamazsın. Hayır, yapamazsın. | Open Subtitles | أنت لا يمكن أن تزيّف شيء ما مثل ذلك |
| Peki bu idamın sahtesini kim ayarladı? | Open Subtitles | مَن لديه هذا النوع من النفوذ لتزييف موتها؟ |
| Ses örneklerini karmaşık bir yazılım kullanıp birleştirdikten sonra sahtesini yapmış olmalı. | Open Subtitles | لابدّ أنه تمّ تزييفه بعيّنة من صوتها، ثمّأُعيدترتيبالصوت.. ببرنامجمتطوّرجداً،لذا .. |
| Yüzlüklerin sahtesini yapmak iki katı zordur çünkü kalem testini geçmeleri gerekir. | Open Subtitles | المئات صعبه جداً في التزوير لأنه صعب التغلب على القلم. |
| sahtesini yapmak zorundayız. | Open Subtitles | علينا أن نزوره |
| Mücevherciye gittim ve sahtesini yaptırdım, işte böyle. | Open Subtitles | ذهبت لصائغ و صنعت خاتم يشبهه هكذا لم تعرف |
| Eğer bir resim çalınır ve biri sahtesini piyasaya sürmeye kalkışsa bile, kenarlar çerçeveyle uyuşmaz. | Open Subtitles | أو حاول أحدهم صنع نسخة مزورة فأن الزوايا لن تتطابق |
| Justin'i öldürseydi elinde Van Gogh olurdu, benden sahtesini çalmamı istemezdi. | Open Subtitles | لو كان مُستعداً لقتل (جاستن)، فسيكون بحوزته لوحة (فان غوخ) بالفعل، -وما كان ليطلب منّي سرقة اللوحة المزوّرة . |