| Sakıncalı o. Bir İngiliz'le birlikte olduğu için. | Open Subtitles | إنها منبوذة لصداقتها مع رجل إنجليزي. |
| - Kızımızın da Sakıncalı olmasını mı istiyorsun? | Open Subtitles | -تريدي أن تكون ابنتنا منبوذة أيضاً؟ |
| Biz doğada ağlayan Sakıncalı azınlığız. | Open Subtitles | نحن أقلية من غير المرغوب فيهم نصرخ في البرية |
| Ben Sakıncalı kişileri çarmıha geriyorum, sen ise... | Open Subtitles | حسنا ً، أنا صلبت لك ..غير المرغوب فيهم ، وأنت |
| Tüm Sakıncalı sorulara cevap olan o gülümseme. | Open Subtitles | الإبتسامة التي يمنحها كجواب على كل الأسئلة الغير مرغوبة |
| Tüm Sakıncalı sorulara cevap olan o gülümseme. | Open Subtitles | الإبتسامة التي يمنحها كجواب على كل الأسئلة الغير مرغوبة |
| Güvenlik birimleri tarafından Sakıncalı olarak görüldünüz. | Open Subtitles | هكذا يكون قد تم إعلانك أجانب غير مرغوب فيهم. |
| Libya'da bulunmanızın Sakıncalı olduğunu düşünüyor. | Open Subtitles | يعتقد ان وجودك في ليبيا غير مرغوب فيه |
| Sakıncalı olacaksın sen. | Open Subtitles | سوف تكوني منبوذة. |
| O Sakıncalı, Ida. | Open Subtitles | إنها منبوذة, (آيدا). |
| Sakıncalı o. | Open Subtitles | إنها منبوذة. |
| Bu koridorlarda köşe bucak kaçacağın Sakıncalı bir sürü kişi olduğunu söylemeye gerek yok. | Open Subtitles | لا تعلم ما هي أنواع غير المرغوب فيهم ستلتقي فيهم و أنت بالخارج في الممرات. |
| O Sakıncalı kişiler şu an benden kaçmak için endişelense iyi olur. | Open Subtitles | هؤلاء غير المرغوب فيهم ينبغي عليهم أن يكونوا قلقين أن يلتقوا بي الأن |
| Polis onun Sakıncalı kişilerle takıldığını söyledi. | Open Subtitles | وتقول الشرطة انه تم خلط مع غير المرغوب فيهم. |
| - Genelde Sakıncalı tiplerdi, sanırsam. | Open Subtitles | -إنها الأمور العادية الغير مرغوب بها |
| Peki kim bu Sakıncalı kişiler? | Open Subtitles | ومن هم هؤلاء غير مرغوب فيهم؟ |
| Senin ve diğer Sakıncalı kişilik Patricia'nın nasıl bir araya geldiğini. | Open Subtitles | وكيف أنت و(باتريشيا) والهويّات الأخرى الغير مرغوب فيها، أصبحتم متوافقين؟ |