| salaklık ve çılgınlık tarihine geçeceği kesin. | Open Subtitles | و هذا عبارة عن متابعة لمسيرة مهنية مليئة بالجنون و الغباء |
| İşi ben batırmış olsaydım, bunu söylemem salaklık olurdu, değil mi? | Open Subtitles | من الغباء أن أقوم بإفساد تلكَ الصفقة, صحيح؟ |
| Bu salaklık. Bizi görebiliyorlar. | Open Subtitles | لا أحب هذا هذا غباء انهم قادرين على رؤيتنا |
| Rezaletti. salaklık hapları mı alıyorsun yine? | Open Subtitles | إنه مريع ماذا تتعاطى, أقراص غباء مجدداً؟ |
| Oraya koyman gerekiyor. Bir kere olsun salaklık yapma. | Open Subtitles | تحتاجين لوضعه هنا لا تكونين غبيه لمرة واحدة |
| Bu zorbalara tek başına saldırmakla salaklık ediyorsun. | Open Subtitles | مِن الحماقة أنْ تهاجمي هؤلاء المتوحّشين بمفردك |
| İşi ben batırmış olsaydım, bunu söylemem salaklık olurdu, değil mi? | Open Subtitles | من الغباء أن أقوم بإفساد تلكَ الصفقة, صحيح؟ |
| Bütün kuryelerini aynı yerde tutman ve tek tip giydirmen salaklık. | Open Subtitles | من الغباء أن تجعل كل المبعوثين يركبون نفس الدراجة و يلبسون نفس اللباس إيضاً |
| salaklık etme Dom. Kadını istiyorsan, yalan söylemen şart. | Open Subtitles | هذا قمة الغباء,دوم, اذا اردت ان تحصل على شيء, عليك ان تكذب |
| Ya salaklık ya da kasıtlı bir hareket bu. | Open Subtitles | إنَّ هذل لمحضٌ من الغباء أو لفعلٌ مقصودٌ منكـِ |
| Burada hasta varken saklanmak salaklık olurdu. | Open Subtitles | من الغباء القيام بهذا هنا فهناك مريض |
| Yüksek çözünürlükte salaklık vuruyor ekrana. | Open Subtitles | النجاح الباهر. في مرحباً def الذي الغباء فقط يَقْفزُ مِنْ الشاشةِ. |
| Muazzam bir salaklık anında panikledim ve seks için hazır olmadığımı söyledim. Ama şimdi... | Open Subtitles | في لحظة غباء و ذعر أخبرتها بأنني لست مستعدا لممارسة الجنس لكن الآن |
| - Bu aptal saptal bir salaklık. | Open Subtitles | لاني اخبرت ديف انه يستطيع دعوتها هذا كان غباء مجنون |
| - Hoş geldin, Jack Amca. Kısmi sağır. Bunu tutarak büyük salaklık ettim.* | Open Subtitles | إنه نصف أصم لقد كان غباء مني ان أستأجره |
| Eh, salaklık konusunda kendini bile aştın en sonunda, ha? | Open Subtitles | الغبي تفوق على نفسه غباء على الأقل |
| Benim evimde, benim babamla ve benim ailemle yaşayamazsın! Baban beni küvette acayip güzel yıkıyor. Joe doğru diyor, yaptığın salaklık! | Open Subtitles | لا يمكنك العيش في منزلي مع والدي وعائلتي ! "جو" محق هذا غباء |
| Numarasını almamak nasıl bir salaklık. | Open Subtitles | غبيه جداً حتى أنني لم أحصل على رقمه |
| Sanırım, odada onunla yapmak salaklık olurdu. - Bu büyük bir karar. | Open Subtitles | من الحماقة أن أمارسه معه بالغرفة |
| Buralarda size salaklık hapları filan mı içiriyorlar? | Open Subtitles | هل يعطوكم هنا حبوب للغباء ام ماذا ؟ ؟ |
| Bir salaklık yapayım deme! | Open Subtitles | إنني أبدو كالأحمق يا رجل |
| Siktir, ne salaklık! | Open Subtitles | ! تباً، يا لي من أحمق |