| Ben bir salatalık çorbası alacağım ve kendine iyi bak. | Open Subtitles | أنا سوف آخذ كوب من شوربة الخيار و إعتني بنفسك |
| Son sınıflar pantolonunu indirdiler ve poposuna bir salatalık sokup üç metre yürüttüler. | Open Subtitles | لقد خلعوا له ملابسه الداخليه وعلقوا عليه الخيار ثم جعلوه يمشى وسقط الخيار |
| Bana sorarsanız sudan başka bir şey olmayan salatalık onlar için yeterli. | TED | وبالتالي فالخيار وعلى الرغم من أنه مجرد ماء في نظري، لكن الخيار جيد جدا بالنسبة لهم. |
| Dün akşam bahçeden kopardığım salatalık olacaktı ki. | Open Subtitles | نحن سنحتاج تلك الخيارة التي قطفتها من حديقتك بالأمس |
| Eğer bu görev için yan yana duran iki maymuna da salatalık verirseniz, bu görevi arka arkaya 25 kere yapmaya istekliler. | TED | وإن أعطيت كليهما خيارة على المهمة، السعدانان جنبا إلى جنب، مستعدان للقيام بهذا 25 مرة بالتتابع. |
| Bir bozuk para çantasına, salatalık sokmaya çalıştığını düşün. | Open Subtitles | تخيلي محاوله جعل خياره تدخل فى حقيبة عملات. |
| "salatalık ve Çay ile 2 haftada 5 kilo verin." | Open Subtitles | إفقد 10 باونات في إسبوعين بلا شيء فقط بالخيار والشاي |
| Biraz marul, salatalık, salatanda başka her ne istersen onları doğra. | Open Subtitles | أفرم بعض من الخس والخيار أو أي شي أخر تريده في صحن السَلَطة |
| görüyor ki ilk salatalık parçası gayet iyi. İlkini yiyor. | TED | لاحظوا أن أول قطعة من الخيار عادية جدا. أول قطعة تتناولها. |
| Salataya, salatalık koymuyorlar. Benim salatalığa ihtiyacım var. | Open Subtitles | يرفضون وضع الخيار في السلطة، يلزمني الخيار |
| Üzgünüm Monica, terfi ettiğine çok sevindim ama bir salatalık çorbası " 30 bilmem kaç " dolar tutabilir mi? | Open Subtitles | أنا آسفة مونيكا أنا سعيدة جدا لترقيتك لا يعقل أن أدفع 33 دولارا من أجل شوربة الخيار |
| Ben de kepekli ekmeğe domates ve salatalık, hardal ve soya filizi olsun. | Open Subtitles | اما انا اريد طماطم مع الخيار والحنطة بالخردلِ فقط ونبتة الفاصولياءِ |
| Evet, ama Mad Ducketts adamı olmadan önce sadece salatalık sapığı adamdı. | Open Subtitles | ولكن قبل أن يكون صاحب الموقع كان رجل الخيار |
| salatalık özlü göz bandı, Çin ayak masajı? | Open Subtitles | غطاء عين مصنوع من الخيار .. تدليك قدم صيني ؟ |
| salatalık özüyle demlenmiş yeni hasat sandal ağacı ve gül yaprakları. | Open Subtitles | إنه ماء نُقع به الخيار و الورد و خشب الصندل |
| Kimler donmuş salatalık parçaları istiyor? | Open Subtitles | شهر من يريد بعضا من الخيار المجفف و المجلد؟ |
| Pekâlâ çocuklar, öğle yemeğinizde size organik tavuk, taze lahana salatası ve en temel ihtiyaçlarınızı sağlamak için çükündür, salatalık, zencefil ve havuçla dolu bir içecek büfemiz var. | Open Subtitles | حسنُ، أيّها الأطفال سنقدم لكم على الغداء دجاج عضوي سلطة الكرنب الطازجة وعلبة عصير مع الشمندر وبعض الخيار |
| Sakinim. Bir salatalık kadar sakinim, dostum. | Open Subtitles | أنا هادئ أنا هادئ مثل الخيارة ، يا رجل |
| Arkamdan yaklaştığı şeyin salatalık olacağını sanmıyorum. | Open Subtitles | اسمع، لا أظنها ستكون خيارة ما سيباغتني به من الخلف |
| Öyle bir salatalık hayatta göremezsiniz. | Open Subtitles | هذه أطول خياره ستراها في حياتك |
| Bunların hepsi salatalık. Tereyağsız, Stork bitkisel margarinli. | Open Subtitles | كلّها بالخيار بدون زبدة مع قليلٍ من المرج |
| Shiitake mantarı, zencefil kökü, salatalık. | Open Subtitles | تأخذ المشروم وجذر الجنزوبيل والخيار نخلطهم معاً ونتركهم لساعتين طوال |
| Marul, salatalık, jambon, ampul ve çöp poşeti. | Open Subtitles | خيار ، خس ، لحم ، أكياس قمامة و مصابيح كهربائية |
| Cebindeki bir salatalık mı yoksa sadece beni gördüğün için mi mutlusun? | Open Subtitles | هل هناك خيار في جيبك أم أنك مثار لرؤيتي؟ |