| Adam yavaş yürüyordu. Tanık sandalyesine bile birinin yardımıyla gelebildi. | Open Subtitles | لقد مشى ببطء واحتاج لمساعدة حتى يصل إلى كرسي الشهود. |
| Sonra bir kaç metre daha yürüdükten sonra aniden cuk diye tekerlekli sandalyesine koydular. | TED | ثم مشيا بضع خطوات أخرى، ووضعاه في كرسي مدولب، |
| Onu tanık sandalyesine oturttuğumda savcının onu konuşturması uzun sürmeyecek. | Open Subtitles | اٍن الاٍدعاء سيكسرها فى وقت قصير حين تكون على منصة الشهود |
| Bay Vole, onu tanık sandalyesine çıkarmayacağımı söylemem gerekiyor. | Open Subtitles | مستر فول ، يجب أن أقول لك أننى لن أضعها على منصة الشهود |
| Ofis sandalyesine osuruk yastığı koymaya ne dersiniz? | Open Subtitles | ماذا لو وضعنا كيسا من الغازات يصدر أصواتا على مقعده في المكتب؟ |
| Haydi dostum, yardım et de sandalyesine oturtalım. | Open Subtitles | هيـّا يا رجل، ساعدني لكي أعيده إلى كرسيه |
| Ben de yaptıracaktım. Adamın sandalyesine oturdum... | Open Subtitles | كدت أحصل على واحد حينما كنت على كرسى رجل |
| Artık oyunlarla ilgilenmiyormuş. Koca sandalyesine oturmuş.. | Open Subtitles | لم يستطع اللعب من جديد لذا استقر على كرسي كبير |
| Ders sırasında öğretmenin sandalyesine raptiye koydu. | Open Subtitles | لقد وضع مسامير على كرسي المعلم اثناء الحصه |
| Claire, masum olabilirsin ama seni sandalyeye mahkum ediyorum, kuaförün sandalyesine! | Open Subtitles | قد تكونين ياكلير بريئة ولكنني أحكم عليك بالجلوس على الكرسي كرسي صالون التجميل |
| İçinden bağırma duvarı yumruklama ya da şeyini CEO'nun sandalyesine sürtme isteği falan gelmiyor mu? | Open Subtitles | الا يجعلك ذالك تريد الصراخ أو أن تضرب رأسك في الحائط أو أن ترمي المخلفات على كرسي المسؤولة |
| Onu da yerin dibine sok, rezilliğin sandalyesine bağla! | Open Subtitles | أجعله يبدو كـ منحرف أربطة في كرسي الدمار |
| Tanık sandalyesine oturtursanız hepsini reddedip sözlerini geri alacak. | Open Subtitles | هو يقول اذا وضعتي على منصة الشهود ينكر كل شيء ويأخذ هذا بنظر الاعتبار |
| Beni tanık sandalyesine oturtursa hepsini reddedip sözlerimi geri alırım. | Open Subtitles | واذا وضعتني على منصة الشهود, سوف انكر كل شيء واخذ هذا بنظر الاعتبار |
| Marian Raynor onu parçalara ayırsın diye o tanık sandalyesine oturtmayacağım. | Open Subtitles | ان جاكوب موكلي ليس انتي وليس زوجكي.. جاكوب وليس هناك طريقه لوضعه على منصة الشهود |
| Doktorun tekerlekli sandalyesine yerleştirdiği zille. | Open Subtitles | بهذا الجرس الذي ركبه الطبيب إلى مقعده المتحرك. |
| Her gün 5,00'te o kendi sandalyesine, ben de benimkine oturur Aziz Sebastian tepemizde kara kara düşünürken kokteyllerimizi içerdik. | Open Subtitles | كان يجلس على مقعده و أنا على مقعدى فى الساعة الخامسة و نتناول مشروبنا ،حيث كان سان سيباستيان " يفكر فوقنا " |
| Haydi dostum yardım et, sandalyesine oturtalım. | Open Subtitles | هيـّا يا رجل، ساعدني لكي أعيده إلى كرسيه |
| - Tekerlekli sandalyesine takip cihazı koymuştum. | Open Subtitles | كيف عرفت هذا ؟ لقد وضعت جهاز تعقب في كرسيه المتحرك |
| Bir ekim sandalyesine bağlısınız ve ben sizi psikogözlem konsolundan izliyorum. | Open Subtitles | لقد اصبت وانت على كرسى الزرع000 وانا يجب علي ان اجعلك تسيتقظ- من هذا الوهم الفيزيائى |
| Bölge vekili hiçbir şekilde tanık sandalyesine bir keşi almayacaktır. | Open Subtitles | محال أن يضع المدّعي العام مدمن مخدّرات على منصّة الشهود |
| Bu yüzden, Christine birinci obua sandalyesine geçecek. | Open Subtitles | لذا ستقوم كريستين بأخذ مقعدها كعازفة المزمار الرئيسية |
| Görmüyorsun çünkü o evde tekerlekli sandalyesine mahkum olarak yalnızlığını ve engelli gününü atlatmasına yardım edecek tek şeyi bekliyor: | Open Subtitles | لا تراه لأنه بالمنزل محصور بكرسيه المتحرك، ينتظر |