| İki çıplak Sekiz yaşında evlilerden bahsediyor. | Open Subtitles | تتناول طفلين عاريين متزوجين بعمر الثامنة. |
| Daha Sekiz yaşında olduğunu biliyorum ve sana baskı yapmak istemiyorum. | Open Subtitles | أعلم أنك بعمر الثامنة ولا أريد أن أفرض عليك الضغوطات. |
| Her şey aynı. Sekiz yaşında olman ve evinin yanması gölgeler görmen falan. | Open Subtitles | مثل كل شيء , كتلك الأشياء عندما كنت بالثامنة وأحترق منزلكم |
| Benim de iki çocuğum var ama ikisi de kız ve en küçüğü de Sekiz yaşında, yani bilmiyorum. | Open Subtitles | اعني لدي طفلين ولكنهم بنات في سن الثامنة لذا لا اعلم اعني |
| Hatırladığım kadarıyla dikkat çekmek için oyunculuğumu ilk kullandığımda Sekiz yaşında ve bir yaz kampındaydım. | TED | أعتقد أستطيع تذكر أول مرة استخدمتُ فيها التمثيل لاستحواذ الانتباه، كانت عندما كنت في الثامنة من العمر في مخيم صيفي. |
| Sekiz yaşında bir çocuk için harika bir kitap. | Open Subtitles | قصة عظيمة ما قبل النوم لطفل عمره ثماني سنوات |
| Sekiz yaşında kızımız vardı, Becky... | Open Subtitles | كانت لدينا إبنة بعمر ثمان سنوات إسمها "بيكي" |
| Arkansas'ın ortasındayım, ve az önce Sekiz yaşında bir çocuk beni okudu. | Open Subtitles | إني في منتصف آركانساس وطفلة بعمر ثمانية سنوات كشفتني |
| Kurgusal öyküler yazmaya Sekiz yaşında başladım. | TED | لقد بدأت كتابة الأدب في الثامنة من عمري. |
| Bütün öğretmenler sorumluluk diyor ama Sekiz yaşında biri nasıl sorumlu olabilir? | Open Subtitles | كل ما يفعله الأساتذة هو الحديث عن المسؤولية، كيف يمكن لطفل بعمر الثامنة أن يكون مسؤولاً؟ |
| Sekiz yaşında bir çocuğa bunu gelin siz anlatın. | Open Subtitles | حاولي توضيح ذلك لصبي بعمر الثامنة. |
| Sekiz yaşında bir kızım var. | Open Subtitles | لدي ابنة بعمر الثامنة |
| Bir kızım var. Sekiz yaşında. Ama 18 gibi davranıyor. | Open Subtitles | لدىّ طفلة إنها بالثامنة من عمرها وسوف تصبح بمشيئة "الله" فى الثامنة عشر |
| Albertina Sekiz yaşında. | Open Subtitles | ألبرتينا بالثامنة |
| Sekiz yaşında olduğunda kaçmak eğlenceli olabiliyor. | Open Subtitles | ،بطريقة ما عندما تكون في سن الثامنة الهروب يكون ممتعاً |
| Bunu biliyorum, fakat o daha Sekiz yaşında. | Open Subtitles | أعلم، لكنها في الثامنة من العمر فحسب |
| Bu çocuk Sekiz yaşında. | TED | هذا الطفل يبلغ عمره ثماني سنوات. |
| Hayır, Sekiz yaşında bir oğlan çocuğu değilim. | Open Subtitles | كلا , لستُ صيباُ بعمر ثمان سنوات |
| Hastam Bay Fremont'a ait. Sekiz yaşında bir oğlu var. | Open Subtitles | إنّه السيّد (فريمونت), مريض لي ابنه بعمر ثمانية سنوات |
| Ben, Sekiz yaşında Stalingrad'ı savunurken kendimi düşünmedim. | Open Subtitles | حين كنت في الثامنة من عمري , أدافع عن الثمرة لم أكن أفكر بنفسي |
| Her bekâr ve akıllı genç kızın yapması gerekeni yaptım-- on Sekiz yaşında evlendim. | TED | فعلت ما يمكن أن تفعله كل شابة عزباء واعدة تزوجت في عمر الثامنة عشر |
| Sekiz yaşında bir çocuk, evet bu şu anda baktğım şey ile uyuşuyor. | Open Subtitles | صبي عمره ثمانية سنوات, أجل هذا احتمال متوافق مع ما أنظر إليه |
| Çocuk daha Sekiz yaşında. | Open Subtitles | أتعلمين، هذه الفتاة عمرها ثماني سنوات فحسبٍ؟ |
| O Sekiz yaşında. Beni 14 yapar bu. | Open Subtitles | إنه في الثامنة وهذا يعني أنه كان عمري أربعة عشر عاماً |
| Daha Sekiz yaşında. Çocuklar daha o kadar zalim değiller. | Open Subtitles | إنها في الثامنة فقط، الأطفال لم يصبحوا لئيمين بعد. |
| Zekası sınırları aşıyor. Sekiz yaşında babasını trenin altında ölürken görmüş. | Open Subtitles | شهادة ذكاء عالية شاهدت مقتل أباها بوضوح فى مترو الانفاق عندما كانت فى الثامنة من عمرها |
| Nasıl olur da Sekiz yaşında bir çocuğu öldüren biri böyle örnek bir vatandaşa dönüşebilir? | Open Subtitles | كيف يمكن أن الرجل الذي قتل صبي يبلغ من العمر ثماني سنوات |