| - Seninle konuşmaktan bıktım usandım. | Open Subtitles | ـ أخرج من هنا ـ لقد سئمت من الحديث معك |
| Konuşacağım! Seninle konuşmaktan vazgeçtiler. O yüzden beni gönderdiler. | Open Subtitles | لقد سئموا من الحديث معك ولهذا أرسلوني |
| Ve Seninle konuşmaktan sıkıntı geldi. | Open Subtitles | والآن، لقد مللتُ من الحديث معك |
| Seninle konuşmaktan kaçmıyorum. Sadece... yalnız kalmaya ihtiyacım var. | Open Subtitles | أنا لا أتجنّب التحدّث معك إنّما أريد البقاء لوحدي |
| Seninle konuşmaktan korkuyorum. | Open Subtitles | أنا خائفة من التحدّث معك |
| Bende Seninle konuşmaktan gerçekten hoşlanıyorum. Görüşmek... | Open Subtitles | لقد استمعت في الحديث إليك أيضًا أتود أن.. |
| Bilmeni istiyorum ki hayatımda en fazla Seninle konuşmaktan zevk aldım. | Open Subtitles | أريدِك فقط أن تعلمي أنني استمتعت بالتحدث إليكِ أكثر من أي شخص في حياتي كلها. |
| Seninle konuşmaktan çok sıkıldım. | Open Subtitles | مللت الحديث معك الى حد ما |
| Pete Seninle konuşmaktan mutluluk duyuyorum. | Open Subtitles | من الجيد جداً الحديث معك |
| Seninle konuşmaktan sıkıldım, Garber. | Open Subtitles | -سئمت الحديث معك (غاربر ) -انتظر لحظة |
| Seninle konuşmaktan hoşIanıyorum, Thornton. | Open Subtitles | أحبَ التحدّث معك يا (ثورتن) |
| Bu haldeyken Seninle konuşmaktan hiç hoşlanmıyorum. | Open Subtitles | لا أحب الحديث إليك وأنت هكذا |
| Bay Linn-Baker St. Louis' te Seninle konuşmaktan memnun kalmış. | Open Subtitles | لقد استمتع (لين بيكر) بالتحدث إليكِ في سانت لويس. |
| Seninle konuşmaktan hoşnut kaldım. | Open Subtitles | بالتحدث إليكِ |