| Kokainli esrar sevkiyatını durdurmanın ödülünün fazladan nöbet olacağını kim bilebilirdi? | Open Subtitles | من توقع أن تكون جائزة مصادرة شحنة أفيون مهمّة حراسة إضافيّة؟ |
| Bu öğle bütün İtalyan taş baskılarının sevkiyatını bekliyorum, işaretlenmemiş kutularda tabi. | Open Subtitles | أتوقّع وصول شحنة ..طباعة حجريةإيطالية. كلّ ستصل بعد ظهر اليوم في صناديق متطابقة وغير معلمة بالطبع. |
| Sonra da patronlarına elmaslar sevkiyatını kaybettiğini söylerim. | Open Subtitles | وفيما بعد ، يمكنني أن اخبرَ رؤساءكَ أنكَ فقدتَ شحنة الألماس خاصتهم |
| Onu ve silah sevkiyatını size teslim ederim. | Open Subtitles | سوف أوصله مع شحنة أسلحة قضية تفتح وتغلق سريعاً |
| Amaç vurgun yapmaksa neden silah sevkiyatını bastılar ki? | Open Subtitles | لم سنسطو على شحنة أسلحة ما دمنا نستطيع الحصول على المال بسهولة؟ |
| Evet dediklerine göre biri Asyalıların kokain sevkiyatını çalmış. | Open Subtitles | إذن، الأخبار في الشارع بأن أحد ما قام بسرقة شحنة الكوكايين الآسيوي |
| Hamsi sevkiyatını sen yaptın. | Open Subtitles | أنت أوصلت شحنة السمك هذا الصباح |
| Gaalan O'Shay. Onu ve silah sevkiyatını size teslim ederim. | Open Subtitles | غيلين أوشيه " سأوصله لك مع شحنة " سلاح , قضية سريعة |
| Vergi sevkiyatını almak için mi geldiniz? | Open Subtitles | هل أنتما هنا لأخذ شحنة الضرائب ؟ |
| Merkez, yerel silah ticaretini fonlayan kokainli esrar sevkiyatını öğrendi. | Open Subtitles | "أفغانستان) رصدت القيادة شحنة أفيون فاخر تموّل تجارة الأسلحة المحليّة. |
| Silah sevkiyatını yapması için bir ajan gönderdik, Vanessa Sinclair. | Open Subtitles | أرسلنا عنصر، (فانيسا سنكلير)، لتسليم شحنة من الأسلحة. |
| - Contillix altın sevkiyatını geri gönderdi. | Open Subtitles | (كونتيليكس) أعادوا شحنة الذهب مرّة أخرى. |
| Bir an önce Westfield sevkiyatını yapmam gerek ve o gitmeden bir şey yapamam. | Open Subtitles | كما تعرفين, يجب ان أنقل شحنة (ويستفيلد) الأخيرة؟ ولا أستطيع عمل اي شيء حتى يرحل |
| Bay Boss'un adamlarının Hong Kong'dan gelen Utopium sevkiyatını görmüş ve onlara karşı tanıklık yapacakmış. | Open Subtitles | شهد شحنة اليوتوبيم تصل من (هونج كونج ,) (كان سيدلي بشهادتة ضد الرجال من عصابة السيد ( بوس |
| Hanson'ın adamları yasal nakliyatla beraber para sevkiyatını da yapıyorlardı. | Open Subtitles | استلم رجال "هانسن" شحنة الأموال بالإضافة إلى شحنة شرعية أياً كانت . |
| Çünkü ATF ve Gümrük Bob Dixon'ın şu anda Amerika'da devam eden büyük çaptaki silah sevkiyatını yürüttüğünü düşünüyor. | Open Subtitles | لأنّ مكتب مُكافحة الكحول والأسحلة الناريّة ومكتب الجمارك يعتقدان أنّ (بوب دِكسون) على تربة الولايات المُتحدة حالياً، ويُحرّك شحنة ضخمة من الأسلحة. |