| Karının isminin böyle bir skandala karışmasını isteyeceğini düşünmemiştim. | Open Subtitles | لا أعتقد أنك ستريد لإسمها أن يتورط في فضيحة كهذه |
| Böyle bir skandala karışamam. Bu çok hassas bir konu... | Open Subtitles | أنا لا يمكن أن يحدث لي فضيحة عامة أنه حساس جداً .. |
| Şey, herneyse, son aldığım bir habere, göre adları çok büyük bir skandala karışmış. | Open Subtitles | على أي حال, سمعت أخيرا أنهم تورطوا في فضيحة لذيذة جدا |
| Ayrıca aniden yok oluşun, bir tür skandala yol açabilir. | Open Subtitles | أَحتاجُك هنا. إضافةً إلى، اختفائك المفاجئ سيطرح نوع من الفضيحة. |
| Birkaç yıl önce, bir UFO'nun fotoğrafını açık artırmayla satma hususunda bir skandala karıştı, ama işine sessiz sedasız devam etti. | Open Subtitles | قبل عدة سنين, كان متورطاً بفضيحة تزييف صورة جسم مجهول الهوية, لكنه استمر بادعاء براءته. |
| Hayatında başka bir skandala ihtiyacın yok. | Open Subtitles | أنت لست بحاجة لفضيحة آخري في حياتك |
| Neyse ki yazmamışlar. Sana Üniversite'de bir başka skandala daha izin vermeyeceğimi söylemiştim. | Open Subtitles | فلتحمدي الله علي هذا، أخبرتك أنني لن أقبل فضائح مماثلة في الجامعة |
| Yanıp kül olmuş bir yere... beklenmedik bir skandala... saklanması gereken bir utanç kaynağına. | Open Subtitles | ويصبح مكانا محترقاً فضيحة غير مقبولة سبب أخجل منه ويجب أن يكون مخفياً |
| "NBC ve Geritol'ün adı asla bu skandala karıştırılmadı." | Open Subtitles | لمتتضررقناةإنبيسي أو شركةالأدوية من فضيحة برنامج المسابقات، وجيرتول أًصبح مملوكاً لشركةٍ مستقلة |
| Adı, Paco Lopez. Birden fazla skandala bulaştı. | Open Subtitles | هو باكو لوبيز وكان متورط في أكثر من فضيحة واحدة |
| Yani haberlerde görmüşsündür, skandala karışmış şişko yöneticiler vardır, ve kendine şöyle dersin: | Open Subtitles | تعرفين عندما تشاهدين الاخبار وترين واحدا من المدراء التفيذين المنتفخين متورطا في فضيحة وتتسألين مع نفسك |
| Yedi saattir sana seni sevdigimi söylemedigim için aradim, ...skandala bak, ...eger yarin benimle evleniyor olmasaydin, ...sana yine de benimle evlenir misin diye sorardim. | Open Subtitles | سبب هذه المكالمة، أنني لم أخبركِ لسبع ساعات كاملة أنني أحبكِ، وهذه فضيحة وحتى لو لم نكن سنتزوج غداً |
| Biri bir skandala karışacaksa, o kişi ikincisidir. | Open Subtitles | لو ان هناك من سيتورط فى فضيحة, فستكون النوع الثانى |
| Hem hayatımı mahvedecek bir skandala karışmak da istemem. | Open Subtitles | وأنا لا أريد أن ينتهي بي الأمر معلّقة في فضيحة علنية من شأنها أن تدمر حياتي |
| Bu skandala bir bayanın gözünden bakmak için Leslie Knope'a dönüyoruz. | Open Subtitles | لأجل وجهة نظر أنثوية حول هذه الفضيحة نقابل امرأة، ليزلي نوب |
| Bu evi bir skandala buladınız ve yakınlığımız dolayısıyla hepimize dokundunuz. | Open Subtitles | لقد قمتِ بإحاطة هذا المنزل بمستنقعٍ من الفضيحة ولمسنا جميعاً بالمُشاركة |
| Ama gerçek sebebinden şüpheliyim. skandala adı karışsın istemedi. | Open Subtitles | ولكن في الحقيقة، أظن أنه لا يرغب أن تشوبه الفضيحة |
| Roger, şovun sonunda iki kadına birden evlenme teklif ederek oldukça büyük bir skandala neden oldu. | Open Subtitles | روجر تسبب بفضيحة عندما تقدم للزواج ليس لإمرأة واحدة بل لإمرأتين في الحلقة الأخيرة من البرنامج |
| Böyle bir skandala karışmasını hiç istemem. | Open Subtitles | وأكره ان ينشغل بفضيحة من نوع ما |
| Bu skandala bağlı olarak 501. Birim ordunun ortadan kaldırılacaklar listesine girebilirdi. | Open Subtitles | الوحدة 501 كانت ستكون على قائمة الجيش للتطهير كعاقبة للفضيحة |
| O koşullarda, otopside ısrar ederek bir skandala neden olmak istemedim. | Open Subtitles | لم أرد أن اتسبب فى فضيحه إذا طلبت تشريح الجثه |
| Kocasına berbat davranıyor, boğazına kadar da skandala batmış durumda. | Open Subtitles | انها تتعامل معه بوقاحة وهى لا تتورع عن الفضائح |
| Clouseau da, böyle bir skandala karşı onun sigortasıydı. | Open Subtitles | و كلوزو كان هو وثيقة تأمينه .ضد مثل هذه الفضيحه |