| Ve açık sularda 2 aylık yolculuktan sonra somonlar kıyıya geliyor. | Open Subtitles | وبعد شهرين من الهجرة عبر المحيط المفتوح يصل السلمون إلى الساحل |
| Göçmen somonlar üremek için serin ve oksijen bakımından zengin sulara ihtiyaç duyarlar. | Open Subtitles | سمك السلمون المهاجر ، يحتاج لهدوء مياه تحتوي على الاكسجين جيد ، لتتكاثر. |
| Ayılar hazır kıta bekliyor, somonlar ise nehir ağzında toplanıyor. | Open Subtitles | الدببة مستعدة و جاهزة, وتتجمع اسماك السلمون عند مصب النهر. |
| Açık denizden dalgalarla gelen somonlar doğdukları nehre son bir göç yaparak | Open Subtitles | في الموجة بعد الموجة عودة السلمون من المحيط المفتوح |
| Ancak somonlar için bu derin su sığınakları birer hapishaneye dönüşmüş durumda. | Open Subtitles | ،لكن بالنسبة للسلمون تصبح ملاذات المياه العميقة سجوناً |
| somonlar'ın kızıydın, değil mi? - Evet. | Open Subtitles | أنت من عائلة آل (سالمون)، أليس كذلك؟ |
| Şu anda somonlar 2,000 milden daha uzakta. | Open Subtitles | حالياً، ذلك السلمون على بُعد أكثر من ألفي ميل |
| Denizlere dökülen binlerce ırmak mevcut ve somonlar, onları doğdukları yere götürecek belli bir ırmağı bulmak zorundadır. | Open Subtitles | ،هناك آلاف الأنهار تصبّ في البحر وعلى السلمون أن يعثر على النهر المحددّ الذي سيقودهم إلى مسقط رأسهم |
| İlk gelen somonlar bir kez daha sığ sularda mahsur kaldı. | Open Subtitles | أوائل السلمون في الأنهار محصورون مجدداً بالماء الضحل |
| Buradaki somonlar ayılara karşı nispeten güvende olsalar da tehlike hâlen geçmiş değil. | Open Subtitles | لكن بينما يكون السلمون آمناً نسبياً هنا من الدببة فهم ليسو خارج نطاق الخطر |
| somonlar bu hızlı ve çalkantılı suları kendi lehine çevirmeyi bilir. | Open Subtitles | لكن يعلم السلمون كيف يحوّل هذا الماء السريع الهائج لصالحه |
| somonlar ayıların nerede olduğunu görmek için keşif amaçlı kısa sıçramalar yapıyor. | Open Subtitles | يقوم السلمون ببعض القفزات الاستطلاعية القصيرة ليرى مكان الدببة |
| Anne ve yavruları arasında bile bu ilk somonlar için rekabet oldukça serttir. | Open Subtitles | المنافسة ضارية من أجل أوائل السلمون حتى بين الأمّ وأشبالها |
| Eylül ayının başında somonlar yumurtlama sahalarına, 4 yıl önce doğdukları çakıl araziye varmak üzere. | Open Subtitles | بحلول أوائل سبتمبر يكون السلمون قد وصل تقريباً لأماكن التوالد رقعة الحصى المحدّدة التي فقسو بها قبل أربع سنوات |
| somonlar ayıların insafına kalmış olsa bile burayı terk etmeyecekler. | Open Subtitles | رغم أن السلمون الآن تحت رحمة الدببة فلن يتركو هذا المكان |
| somonlar hâlâ bu inatçı ayının erişemeyeceği yerde olsalar da kamera değil. | Open Subtitles | ،رغم أن السلمون كان بعيد المنال ،عن هذا الدب الصغير المثابر فلم تكن كذلك آلة التصوير |
| Irmağa somonlar dolunca ayılar deliriyor. | Open Subtitles | كلما يمتلأ النهرمع سمك السلمون, تصاب الدببة بالجنون. |
| Daha yükseğe yüzemiyorlar, bu somonlar havuzun orada beklemek zorundalar. | Open Subtitles | غير قادرين للسباحة للأعلى أسماك السلمون هذه ستضطر أن تنتظر فحسب في البرك بالأسفل |
| - Hayır. somonlar akıntıya karşı yüzerler. | Open Subtitles | إن اسماك السلمون تسبح في اتجاه معاكس للتيار, ضد الباقين |
| Yemen'in orta yerinde kimin aklına somonlar için mükemmel üreme bölgeleri olduğu gelirdi ki? | Open Subtitles | من كان يتوقع انه هنا في وسط اليمن ارضاً خصبه مثاليه ، للسلمون ؟ |
| somonlar'ın Kızı | Open Subtitles | "فتاة آل (سالمون)". |