| Pekâlâ Jessica, yaşınızı sormayacağım ama bu gelecekle ilgili bir soru mu? | TED | حسنا، جيسيكا، أريد أن أسألك عن عمرك و لكن هل من الضرورى أن يكون السؤال عن المستقبل |
| - Evet. Ben ise henüz size sormayacağım. | Open Subtitles | نعم ، لن أسألك الآن إذا ما كنت قد تعرفتني |
| Sana bir daha bu konuda soru sormayacağım. | Open Subtitles | .سأنسى الأمر بأكمله .لن أسألك عن هذا الأمر مرة أخرى |
| Eve gidince çok soru sormayacağım. Uslu duracağım. | Open Subtitles | عندما نصل للمنزل لن أسأل كثيرا، وسأكون ولدا طيبا |
| Bir kez daha sormayacağım. Paraları nereden aldın? | Open Subtitles | أنا لن اسألك مجدداً من أين حصلت على النقود؟ |
| - Ne soracağın belli. - En büyük kiminki diye sormayacağım. | Open Subtitles | اعرف ما ستقول لا لا لن اسأل من يملك اكبر عضو ماذا تظنينني؟ |
| Size bu kasedin "neden" oluşturup oluşturmadığını sormayacağım. | Open Subtitles | لن أسألك إن كنتَ تعتقد أننا قد حصلنا على الدافع للجريمة هنا |
| Cinayet gerekçesini bulmuş olup olmadığımızı size sormayacağım. | Open Subtitles | لن أسألك إن كنتَ تعتقد أننا قد حصلنا على الدافع للجريمة هنا |
| Şimdi, şu anahtarları ver. Bir daha sormayacağım. | Open Subtitles | الآن، أعطيني المفاتيح لن أسألك ذلك مرة أخرى |
| Bunu bilmen gerek, sana hiçbir şey sormayacağım. | Open Subtitles | ولكنك يجب ان تعرفين بهذا,أنا لن أسألك عن أى شيئ |
| Verdiğim paraları nerelerde batırdığını hiç sormayacağım. | Open Subtitles | لن أسألك أي نوع من الإستثمارات ضاع فيها مالي |
| Jack Reese yada başka şeyler hakkında hiçbirşey sormayacağım. | Open Subtitles | لاعن جاك ريس ولا أي شيء آخر لن أسألك عن جاك ريس أو أي شيء آخر |
| Amcama neden böylesin diye sormayacağım, çünkü amcam yani senin abin, hepimiz gibi değil. | Open Subtitles | لن أسأل عمي أية أسإلة عن حالته لأن عمي، الذي هو أخوك، ليس مثلنا |
| Geldiğinden beri senden neden haber almadığımı sormayacağım. | Open Subtitles | أعتقد أنه ليس علي أن أسأل لماذا لم تتصلي بي منذ عدنا |
| Meraklanma, aslında kendime çok özel bir soru sormayacağım. | Open Subtitles | لا تقلق، فأنا لن أسأل نفسي سؤالاً شخصياً في الحقيقة |
| Eğer bir gün bunu konuşmak için hazır olursan, öğrenmeyi çok isterim, ama bunun hakkında artık sana daha fazla soru sormayacağım. | Open Subtitles | ان كنت مستعدا للحديث عن هذا اريد ان اعرف لكن لن اسألك عن هذا بعد اليوم |
| sormayacağım diyordum ama... Oradan nasıl çıktın Michael? | Open Subtitles | اقسمت انني لن اسأل عن هذا و لكن كيف خرجت من هناك يا مايكل؟ |
| Ben de Buddy'yi ya da Detroit'te ne aradığınızı Glenn Michaels'le buluşup buluşmadığınızı sormayacağım. | Open Subtitles | انت محق لواني أسئل عن بدي او ماذا كنتم تفعلون في ديترويت اوهلقابلتكمغليناملا .. |
| İlişkinde neler olduğunu bilmiyorum Sarah ve bunu sormayacağım bile. | Open Subtitles | لا اعرف ماذا حدث فى علاقتك يا سارة ولن أسال .. |
| Şimdi tekrar baştan alalım. Sana bir daha sormayacağım; siyahi. | Open Subtitles | فلنعد المشهد من البداية لن أطلب منك ثانية، تصرف بعنف |
| - Ne zamandır orada olduğunu sormayacağım. | Open Subtitles | لنْ أسألكَ لكم من الوقت كنتَ واقفاً هناك |
| İkinci defa sormayacağım o yüzden hemen cevap ver. | Open Subtitles | لن أسئلك مرتين لذا أجبني على الفور |
| Senin ne yaptığını sormayacağım. Hazırlık mı? | Open Subtitles | لن أسالك ماذا كنت تفعل هناك أنت تستعد أيضا , لا |
| Neye bulaştığını sormayacağım çünkü bana yalan söylediğini duymak istemiyorum ama benim çatım altında yaşadığın müddetçe insana yaraşır şekilde davranmalısın. | Open Subtitles | لن أسألكِ عمّا كنتِ تفعلين لأنّي لا أريد سماعك تكذبين لكن طالما أنت قاطنة هنا تحت هذا السقف |
| Size teknenizi ödünç almam gerekli dedim. İkinci defa sormayacağım. | Open Subtitles | لقد قلت أنا بحاجة لإستعارة قاربكم ولن أطلبها مرتين. |
| Nedenini sormayacağım, vardır bir sebebi. | Open Subtitles | أنا لَنْ أَسْألَ لماذا، أنت يَجِبُ أَنْ تَعْرفَ. |
| - Hamileyim. Birbirine benzeyen pijamalarla orada ne yaptığınızı bile sormayacağım. | Open Subtitles | هذا صحيح،أنا حامل،لكنني لن أسألكم أيها الرجال ماذا تفعلون هنا في الليل وأنتم ترتدون البيجامات |
| Beni dinle, bir daha sormayacağım. O anahtarı istiyorum! | Open Subtitles | استمع الى،انا لن اطلب منك مرة ثانية.اريد ذلك المفتاح |