| Yeni işe başladın başlayalı... ne kadar stresli olduğunu görebiliyorum. | Open Subtitles | يمكنني القول كم كنتِ مرهقة منذ حصولكِ على العمل الجديد |
| Biraz stresli bir dönemdeyiz şu an Isabel ve ben. | Open Subtitles | أردت الإيضاح أن الأمور متوترة قليلاً الآن بيني وبين إيزابيل |
| Bu gerçekten çok stresli bir durum... kendimi korkunç bir suçlamanın içinde buluyorum. | Open Subtitles | من الواضح ان هذا موقف شديد التوتر ان أجد نفسي متهمة بجريمة شنيعة |
| Randy'e de, benimle gelmesini söyledim. ama ziyaretlerin onu stresli yaptığını söyledi. | Open Subtitles | حاولت بأن أقنع راندي بالذهاب معي ولكن بمجرد تفكيره بالأمر جعله متوتر ومشمئز |
| Yüksek stresli durumlar başladığında dikkatlerini ölçüyoruz. İki ay sonra bir daha ölçerek bir değişim olup olmadığını kontrol ediyoruz. | TED | ونراقب انتباهم في مواقف الضغط الشديد ثم نتابعهم مرة أخرى بعد شهرين وأردنا اكتشاف لو حدث اختلاف. |
| Çünkü eğer onlardan hoşlanırsan, şey, bu sadece stresli olur. | Open Subtitles | فقط لأنك لا تطيقهم لأنك لو أحببتهم فسيكون هناك ضغط |
| stresli olduğunuz zaman, yorgun olduğunuz zaman henüz çocukken, tam olgunlaşmamış olduğunuz zaman şöyle düşünürsünüz. | Open Subtitles | و عندما تكون تحت الضغط و عندما تكون مجهد و عندما تكون حدث غير ناضج الفكر و المعرفة |
| Firmasına ortak olmayı beklediği için çok stresli bir dönemde. | Open Subtitles | ويمر الوقت مجهدة للغاية انتظار لجعل الشريك في شركته. |
| Şükran Günü'nü annen gibi stresli geçirmeni istemiyorum. | Open Subtitles | لا أريد عيد الشكر أن يكون مرهقاً بالنسبة لكِ بنفس الطريقة التي كان مرهقاً فيها لأمكِ |
| Şu an çok stresli bir oda arkadaşı durumu yaşıyorum. | Open Subtitles | اتعلم , انا اتعامل مع ازمه مرهقة في مشكلة السكن |
| Diğer yandan, stresli bir durumu aşılacak bir zorluk olarak görürseniz, kan kalbinize ve beyninize akar ve kısa ama enerji veren bir kortizol dalgası yaşarsınız. | TED | من ناحية أخرى، إذا كنت ترى حالة ما مرهقة بمثابة تحدي، فإن الدم يتدفق إلى قلبك وعقلك، بطريقة طبيعية، ولا يحس إلا بحقنة كورتيزول صغيرة منشطة. |
| Yani oldukça stresli bir durum, bu konuda verilerimiz var. | TED | إذاً فهي حالة متوترة جداً ولدينا بالفعل بيانات حول هذا الأمر. |
| Ölmüş annenin şeylerini kaybettiğin için çok stresli olduğunun farkındayım. | Open Subtitles | أنا أعرف أنك متوترة ، عن اموت امك . 212 00: 13: |
| Aslında ne kadar kişisel gelişim kitabı okuduysam, daha stresli ve gergin hissetmeye başladım. | TED | في الواقع، كلما قرأت المزيد من كتب المساعدة الذاتية، ازداد التوتر والقلق. |
| Michael harika tamam da, olay zaten yeterince stresli ve o çocuk beni geriyor. | Open Subtitles | مايكل رائع .. ولكننى متوتر بوضع كهذا .. هذا الفتى سيجعلنى متوتر |
| stresli çalışma anlarında muhtemelen oradaydı. | TED | وعلى الأرجح فقد كان نفس الشيء خلال الدراسة تحت الضغط أيضًا. |
| Bakın, ofiste olmadığımızı ve herkesin çok stresli olmasını anlıyorum. | Open Subtitles | انظروا، أتفهم أننا لسنا في المكتب والجميع تحت ضغط كبير |
| Peki, biraz stresli olabilirim belki. | Open Subtitles | حسناً . أنا مجهد الحياة بأمكانها أن تكون مجهدة |
| Bir akademiyi yönetmek ne kadar stresli hiç bir fikrin var mı senin? | Open Subtitles | ألديك فكرة كم هي مجهدة إدارة الأكاديمية؟ |
| Bu meslek stresli olabiliyor. | Open Subtitles | .يمكن لهذا العمل أن يكون مرهقاً |
| bildiğin gibi, sağlık bakanlığı sayesinde ailelerin ve hastaların ne kadar stresli olabileceğini düşünürsek her gün daha fazla tıp personelinin öldürülmediğine şaşırıyorum. | Open Subtitles | تعلم ، مع الرعاية الصحية للولاية كم يمكن أن يكون هذا مجهداً للعائلات وللمرضى أنا مسرورة أنّه لا يقتل دكتور ماهر كل يوم |
| Dinleyin bakalım. Son derece stresli bir gün geçirdim. | Open Subtitles | والان انتم اسمعوا لي انا قد حظيت بيوم متعب جدا |
| Kendimi biraz stresli, biraz fazla çalışmış hissediyordum ama en iyisinden öğrendim işi. | Open Subtitles | كنت أشعر بالقليل من الإجهاد القليل من الإرهاق العملي لكنني تعلمت من الأفضل |
| Birçok kere çok stresli durumlarda sahnede bulundum, binlerce insan beni izlerken. | TED | كنتُ على خشبة المسرح عدة مرات في حالات توتر شديدة، وآلاف الأشخاص يشاهدونني. |
| stresli olacaksın. Bu test genellikle stres ile yalanı birbirinden ayıramıyor. | Open Subtitles | لأنك ستكون متوتراً, والجهاز لا يفرق بين الكذب والتوتر |
| Zaten üç dakikada bir arayan hamile eşimin olması yeterince stresli değil. | Open Subtitles | اتصال كل ثلاث دقائق من زوجتي الحامل وكأني احتاج للمزيد من الضغوطات |