| İşte bir kızıl bayrak. Üç sene önce suçlanmış. | Open Subtitles | إليك معلومة خطيرة تمّ اتهامه قبل 3 سنوات |
| Tüm kurbanları kontrol etmeni istiyorum,.. ...bakalım içlerinde bir şeyle suçlanmış olan var mı? | Open Subtitles | احتاج ان تتحققي من كل الضحايا والتأكد ان كان اي منهم متهم بجريمة |
| 23 kez cinayetle suçlanmış, mahkumiyeti yok. | Open Subtitles | اتهم بجرائم القتل 23 مرة و لم يُدن |
| Aynı davada erkek arkadaşına ölümcül dozda eroin vermekten suçlanmış. | Open Subtitles | نفس القضية. كانت متهمة ايضا بتهمة اعطاء مصل سام لحبيبها |
| Devlet ekinlerini çalmakla suçlanmış ama tüm askerler gerçeği biliyormuş. | Open Subtitles | لقد اُتهم بسرقة محاصيل الدولة، ولكن كل شخص في الجيش يعلم الحقيقة |
| Bir hastası tarafından cinsel tacizle suçlanmış. | Open Subtitles | لقد أتهم بسوء الممارسة الجنسية مع المرضى |
| Atom bombasını keşfetmiş, ve sonradan komunist olmakla suçlanmış. | Open Subtitles | و قد أُتهم فيما بعد بأنه شيوعي |
| Frank Mulligan, New York'un dışından. Bir kez cinayetle suçlanmış. | Open Subtitles | (فرانك موليغان) من "نيويورك" إتُهم بجريمة قتل |
| Evsizlerin kamplarına yönelik saldırılara cevap vermemelerinden dolayı polisler suçlanmış. | Open Subtitles | يتهم الشرطة عدم الإستجابة لهجمات على مخيمات متشردين |
| Araştırma verilerini çarpıttığı için suçlanmış ve 2001'de yönetimlerinden kovulmuş. | Open Subtitles | تم اتهامه بتزييف بيانات بحثية، وفصل من الحكومة في عام 2001. |
| Geçen yıl 4 çocuğa tecavüz etmekle suçlanmış. | Open Subtitles | و العام الماضى تم اتهامه بأغتصاب اربعة اطفال |
| İmha etmesi gereken bir tür zehirli küf sporlarını almakla suçlanmış. | Open Subtitles | لم تم اتهامه بأخذ مجموعة متنوعة من جراثيم العفن السامة لقد كان من المفترض أن يتخلص منهم |
| Sanık, suçlanmış olduğu suçu gerçekten işlemiş mi? | Open Subtitles | هل المتهم ارتكب الجريمة التي هو متهم بها؟ |
| Ya da haksız yere suçlanmış bir adama sırtını dönüyorsundur. | Open Subtitles | او ربما انتى تديرين ظهرك لرجل متهم بـالخطأ |
| Yanlışlıkla bir şey söylersin... ve kendini New York'ta veya Los Angeles'ta... suçlanmış bulunursun. | Open Subtitles | و إذا قلت شئ عن غير قصد، سوف تجد نفسك متهم في نيويورك أو متهم في لوس انجلوس. |
| Onbaşı Porter Irak turundayken ekip lideri Bağdat'ta baskın yaptıkları evden değerli eşya çalmakla suçlanmış. | Open Subtitles | خلال جولة العريف " بورتر " في " العراق " اتهم قائد فريقه بسرقة أشياء ثمينة من المنزل |
| İsveçli bir petrol şirketi, Kharun'da arazi arama yöntemleri yüzünden uluslararası yasaları çiğnemekle suçlanmış. | Open Subtitles | شركة نفط سويدية متهمة بخرق القانون الدولي... ...لطرقهم الغريبة في الحصول على مناطق جديدة للتنقيب |
| 20 yıl önce cinayetten yanlış olarak suçlanmış bir adamı serbest bıraktırdım. | Open Subtitles | حسنا , للتو حررت رجلًا اُتهم عن طريق الخطأ بجريمة قبل 20 سنة |
| Hayır. Yahudiye valisine saldırmakla suçlanmış. | Open Subtitles | كلا , لقد أتهم بمحاولة الهجوم "على حاكم "جودا |
| Mösyö Leclair hırsızlıktan suçlanmış. New York'ta. | Open Subtitles | السيد (لكلير) أُتهم بالسرقة. |
| Evet, düşünürsün ama daha önce protestocuları darp etmekle suçlanmış. | Open Subtitles | {\pos(192,210)} ستعتقد ذلك، لكنّه إتُهم بضرب محتجين من قبل. |
| Her yerde yanlış yere suçlanmış insanlar görmeye mi başlayacaksın? | Open Subtitles | هل ستدع رجل مخطئ يتهم الناس في كل مكان |
| İşe yaraması için çok uğraşmış, ama kız okuldan çok mahrum kalınca ihmalkarlıkla suçlanmış. | Open Subtitles | يبدو أنه بذل جهداً كبيراً محاولاً إنجاح الأمر لكنها تغيّبت كثيراً عن المدرسة واتهم بإهمال قاصر |
| Çalıntı mal bulundurmak ile suçlanmış,ama avukatı onu kurtarmış. | Open Subtitles | متهماً لتلقيه لسرقة ملكية، لكن محاميه أخرجه منها |
| Menajerim vergi kaçakçılığıyla suçlanmış! | Open Subtitles | مدير أعمالي تم إتهامه بأعمال احتيال ضرائبية |
| Ogburn aklını kaçırmış ve şeytan olmakla suçlanmış! | Open Subtitles | لقد فقد آلبرن عقله و إتهم الجميع بأنهم وحوش |
| Teşhircilikle suçlanmış. | Open Subtitles | لقد اتّهم بالعري الفاضح |