| Sonra da bir şef tarafından hazırlanmış tarladan-sofraya yemeklerle ziyafet çekiyorlar. Şef, tarladaki tüm ürünleri en taze halleriyle sunuyor. | TED | ثم بعد ذلك، يتناولون وجبة على مائدة المزرعة يُعدّها أحد الطهاة والذي يعرض كل منتجات المزرعة في ذروة طراوتها تمامًا. |
| Bugün bir süpermarket size ortalama 45000 ürün sunuyor. | TED | تعلم ان متجر البقالة في المتوسط يعرض لكم 45،000 منتجا |
| Amazon.com, şuan PMS tedavisiyle ilgili 1,900'ün üzerinde kitap sunuyor. | TED | يعرض موقع امازن اكثر من 1.900 كتاب لعلاج ال PMS |
| Çoğu, yüksek meblağlar sunuyor. Ancak çok azı bunu yerine getiriyor. | Open Subtitles | العديد من المشاريع تعرض أرباحاً عالية عدد قليلٌ جداً يقوم بتسليمها |
| Bermuda'da en iyi suitte kalıyoruz. Bu adam bana herşeyi sunuyor. | Open Subtitles | طرت لبرمودا ، اخذت الى افضل جناح هذا الرجل يعرض كل شيء |
| Denizaltı izleme sistemini kim satışa sunuyor? | Open Subtitles | معلومات من الذى يعرض طريقة تشغيل نظام تتبع الغواصات للبيع ؟ |
| Kocam en güzel yerde ki arazimizi sana sunuyor. | Open Subtitles | زوجي يعرض عليك مئات من الفدادين من افضل ارضنا |
| Sayın hakim avukat tanığa soru mu soruyor yoksa jüriye bir özet mi sunuyor? | Open Subtitles | سيدي القاضي ، هل يوجه الدفاع أسئلة للشاهدة ، أم يعرض ملخص على هيئة المحلفين؟ |
| Adam sana gerçek kadınlarla vakit geçirme şansı sunuyor. | Open Subtitles | هذا الرجل يعرض علي فرصة مع امرأة حقيقية حيّة |
| Bu hane gerçekten de insana birçok haz sunuyor. | Open Subtitles | هذا البيت في الحقيقة يعرض الكثير من المُتع |
| Ama güçlü pençeleriyle beni koruyup mevkii sunuyor. | Open Subtitles | ولكنه ذو مخالب حادة يعرض الحماية والمكانة. |
| Ayrıca çerçeve boyunca gizlenmiş ek unsurlar yakın gözlemciler için daha fazla sırlar bile sunuyor. | TED | والعناصر الإضافية المختبئة في أرجاء الإطار تعرض أسرارًا أكثر للمراقبين عن كثب. |
| Kuantum ve kütle çekimi teorisi, sicim teorisinden daha fazla tahmin imkanı sunuyor. | Open Subtitles | حلقة الجاذبية الكمية تعرض تنبؤات أكثر وضوحا من نظرية السلسلة |
| Birleşik Devletler Hükümeti sana kendi vatanına sahip olma imkanını sunuyor. | Open Subtitles | الحكومة الأمريكيّة تعرض عليكَ قطعة أرض لكَ |
| Birinci sınıf kalitede koruyucu contasıyla 5 yıl garanti sunuyor. | Open Subtitles | لها ضمان لمدة خمس سنوات لها خاصية لتقليب اللحم اليا |
| Sinyora, okulunuz çok iyi sartlar sunuyor, bir kurtulus yolu. | Open Subtitles | سنيورا، مدرستكِ تُقدم فرصة للتحسن، فُرصة للهرب |
| Biliyormusun, şirket New York'ta bir tasarım eğitimi sunuyor. | Open Subtitles | -شكراً الشركة تقدم برنامج تدريبي للتصميم في (نيويورك) |
| Ama kitap kılıfının içinde bir zarf var. Kitap kapağıın altında bir reklam var. Mavi bir balina için 30 günlük risksiz deneme teklifi sunuyor. | TED | ولكن القضية تحت السترة، وهذا الغطاء أسفل الكتاب، السترة، وهذه الدعاية والتي توفر تجربة 30 يوم مجانية للحوت الازرق. |
| Bence bu güzel bir haber, çünkü Orta Çağ'dan çıkmamızı sağlayacak bir fırsat sunuyor, ki bence bu konu oralardaydı. | TED | ولذلك أعتقد أن هذا خبر جيد، لأنه يتيح لنا فرصة للخروج من العصور الوسطى، الذي أشعر بأن هذا الحقل يقبع فيها. |
| Dr. Martin Luther King, Bize ''Bir hayalim var'' isimli konuşmasında bir çözüm sunuyor. | TED | دكتور مارتن لوثر كينغ , إنه يقدم لنا شيئا من حل ممكن في خطابه " لدي حلم ". |
| Sanırım bunun geldiğini anlıyorum. Bir çok potansiyel sunuyor ve karmaşık. | TED | أعتقد أنني فهمت أنها قادمة، وتقدم الكثير من الإمكانات، وهي معقدة. |
| Savcılık tüm dünyadan gelen. en iyi hakimlerin ve ünlü hukukçuların yazılı olarak gönderdiği ve bu davaya özel bir itina gösterilmesini rica eden belgeleri sunuyor. | Open Subtitles | ويقدم الدفاع شهادات موثقة... من السلطات القانونية وقضاة معروفين حول العالم.. تناشد باتخاذ اعتبارات خاصة لهذه القضية... |
| Modern dünya bize bir seçenek sunuyor gibi görünüyor. | TED | يبدو أن العالم الحديث يقدم لنا خيارًا. |
| Bütün Amerika'yı gezip buradaki hayattan kesitler sunuyor. Son bir kaç gündür de bizim şehrimizde. | Open Subtitles | انه يسافر عبر امريكا ليلمس طعم الحياه هنا |
| - Kaderin cilvesi beklenmedik değişiklikler sunuyor. | Open Subtitles | - السحر من مصير لديك التقلبات والمنعطفات لا يمكن التنبؤ بها. |
| Hem gizlilik hem de cesedin ortaya çıkmaması şansını sunuyor. | Open Subtitles | حسنا انه يوفر الخصوصية و احتمال الا تستعاد الجثة ابدا |
| Baş Savcı uygunsuz karakter delili* sunuyor. | Open Subtitles | الادعاء يقدّم دليل شهادة غير صحيح. |