Üstelik beni uçağın arka tarafına tıktılar lanet ayaklarının tam altında tekerlekler açılıyor. | Open Subtitles | و لقد وضعوني في آخر الطيارة حيث تتحرك العجلات تحت القدمين. |
Düşünsene, Birleşik Devletler Başkanı iken istifa ettikten 6 hafta sonra beni bir hastane odasına tıktılar. | Open Subtitles | تخيل ، ستّة أسابيع خارج المنصب كرئيس للولايات المتحدة و قد وضعوني في غرفتي في المستشفى رغما عنّي |
Sonra beni bir deliğe tıktılar, işimde yeteri kadar iyi olmadığımı söylediler. | Open Subtitles | ثم وضعوني في حفرة, لأنني لم أكن أجيد عملي بعد الآن |
Niye üç yıllığına beni bu deliğe tıktılar? | Open Subtitles | لماذا وضعونى إذا فى تلك الحفرة ثلاث سنوات ؟ |
Niye üç yıllığına beni bu deliğe tıktılar? | Open Subtitles | لماذا وضعونى اذا فى تلك الحفره ثلاث سنوات ؟ |
Tımarhaneye tıktılar hatta. Briarcliff'te. | Open Subtitles | ورموه في مستشفى المجانين "في "مصحّة بريكليف |
Bir adamı öldürdü onu içeri tıktılar, serbest kaldı ve öbür herifi öldürdü ve şimdi yine dışarıda... | Open Subtitles | قتل أحدهم، سجنوه.. وخرج وبعدها قتل شخصاً آخر، والآن أصبح طليقاً مرةً اخرى |
Beni karşı istihbarat birimine tıktılar çünkü sadece onların istediği değil, Her kötü adamın peşine takıIıyordum | Open Subtitles | لقد رموني في مكافحة التجسس لأنني أميل إلى ملاحقة الشريرين ليس فقط الذين يأمرونني بملاحقتهم |
Öyleyse belki de sınıfın geri kalanıyla konuşmalısın çünkü beni bir kutuya tıktılar ve şu an boğuluyorum. | Open Subtitles | حسناً، ربما يجب ان تتحدثي لبقيّة الفصل لأنهم وضعوني في صندوق و الآن أعاني من الإختناق |
Beni hapse tıktılar, avukat bey. Bütün geceyi, o hücrede geçirdim. | Open Subtitles | لقد وضعوني في الحقيقة في السجن |
Beni o, deli kazanına susturmak için tıktılar. | Open Subtitles | وضعوني بحفرة الأفعى تلك لإسكاتي. |
Yarasa dolu bodrum katına tıktılar. | Open Subtitles | وضعوني في قبوٍ بسقف مليء بالخفافيش |
Beni çok güvenlikli hapishaneye tıktılar. | Open Subtitles | لقد وضعوني في سجن مُشدد الحراسة |
Beni katolik bir okula tıktılar. | Open Subtitles | وضعوني في مدرسة كاثوليكية |
Beni buraya tıktılar. | Open Subtitles | وضعوني بداخل التابوت |
Denediler. Beni hapse tıktılar, ve başarısız olduklarında-- | Open Subtitles | حاولوا , وضعونى فى السجن ... وعندما فشلوا |
Dallas'a geldiğimizde Jack'i, Art'ı ve beni kümes gibi küçük bir odaya tıktılar. | Open Subtitles | "عندما وصلنا الى "دالاس (وضعونى انا و (جاك) و(ارت في غرفة صغيرة بأسرة نقالة |
Onu tokatlayıp kodese tıktılar. | Open Subtitles | لقد قيدوه ورموه في الحجز. |
Onu hapse tıktılar? | Open Subtitles | لقد سجنوه |
Bizden bir grubu, araba mezarlığının oradaki metal bir kafese tıktılar. | Open Subtitles | لقد رموني في قفص من المعدن خارج ساحة الخردة |