| Sonra daha genç bir eşekle değiştirdiler. Çünkü yaşlılıktan taşakları epey büyüyüp sarkmaya başlamıştı. Zamanın merhameti yok işte. | Open Subtitles | ثمّ استبدلوه بحمار أصغر في العمر لأنّ خصيتيه أصبحتا مترهّلتين كثيراً الزمن قاسٍ | 
| Öğlen 4'te bir bara gelmiş 80 yaşında bir adamla taşakları hakkında sohbet ediyorsun. | Open Subtitles | أنتَ في حانةٍ على السّاعة الرّابعة تحدّث إلى رجل في الثّمانين من عمره عن خصيتيه. | 
| İşe yaraması için taşakları da sokman gerektiğini duymuştum. | Open Subtitles | لقد سمعت أنه يجب عليك أن تدخل الخصيتين لتجعلها تعمل جيدا0 | 
| # Boğulana dek alacak kocaman taşakları ağzına # | Open Subtitles | وقال انه سوف يتم الخانق على الفم من الكرات | 
| Evet, hapları kullanmayı bırakırsa taşakları normal boyutuna dönebilir. | Open Subtitles | أجل، إن توقف عن تعاطي العقاقير فقد تعود خصيتاه إلى حجمها الطبيعي | 
| - Hey, Kartalların taşakları olduğunu bilmiyordum. | Open Subtitles | -انا لا أعرف إذا كان للنسور خصيتان | 
| - Kıllı taşakları düşünmeme gerek kalmadı artık. | Open Subtitles | ليس علي التفكير في خصيتين كثيفتا الشعر بعد الآن ماذا؟ | 
| Sen bunu sevmiyorsun çünkü top sana sende olmayan taşakları çağrıştırıyor. | Open Subtitles | -أقول لك لماذا لم ترق لك، لأن هذه اللعبة تحتاج الى الرجولة وللأسـف أنت لا تملكها | 
| Kurdeleyi çıkararak önceleri sakladığımız küçük taşakları o piçlere göstereceğimiz için. | Open Subtitles | الذي يعني الإفصاح لهؤلاء الأوغاد ذي الخصيات الصغيرة بإننا نختبأ في المقام الأول. | 
| Öldürmediysem de ondan kalan tek şey, boynumda sallanan taşakları olacak. | Open Subtitles | وإذا لم يكن كذلك الشيء الوحيد الذي سيتبقى منه ستكون خصيتيه الجميلتين تتدليان حول عنقي | 
| Daha taşakları sarkmadan bir tane beynine sıkacak. | Open Subtitles | هذا الرجل سوف ينتحر قبل بروز خصيتيه | 
| Bu taşakları meydanda olan adam ise kendisine "Hollywood" diyor. | Open Subtitles | لكن الخصيتين هناك تعود إلى الرجل الذي يسمي نفسه "هوليوود". | 
| Yani, dişlerine dikkat ettiğin ve taşakları da olaya dahil ettiğin sürece işi çok da kötü batıramazsın. | Open Subtitles | احترسي مع الأسنان ولاتنسي الخصيتين... والأمر سيأخذ مجراه كلّ الصبية سيخبرونك بهذا | 
| Kocaman taşakları olan. | Open Subtitles | ـ صاحب الخصيتين الكبيرتين ـ حسناً، أجل | 
| - taşakları seversin, öyle bir adamsın sen. | Open Subtitles | ماذا؟ تريد الكرات أنت رجل الكرة | 
| Kadınlar büyük taşakları mı seviyorlar? | Open Subtitles | النساء يحببن الكرات الضخمة؟ | 
| Yüzüstü dört ayak üzerinde durursun herifin taşakları sallanmaktadır. | Open Subtitles | تنزلين على قوائمك اﻷربع وتبدأ خصيتاه في ضربك... لا أرغب في أن أريق شرابي اللذيذ | 
| - taşakları, kökünden itibaren 7 cm. | Open Subtitles | "خصيتاه تبعد بـ7 سم عن القاعدة" سبعة سنتمتر | 
| - Hayvani taşakları var. | Open Subtitles | هو مثير ولديه خصيتان عملاقة | 
| - Randy'nın kocaman taşakları var. - Boş versene hayvanın taşaklarını. | Open Subtitles | راندي) يمتلك خصيتين ضخمتين) - "لا تبالي بخصيتيه" - | 
| Yani beni yanlış anlama, tüm o sevgisi, taşakları ve horozuyla çok iyi bir çocuktu ama o çocuk bir rock yıldızına dönüştü ve o rock yıldızı istediği her şeyi fazlasıyla aldı. | Open Subtitles | أقصد, لا تسئ فهمي لقد كان فتىً طيباً حقاً, مليء بالمشاعر و الرجولة و الروعة ثم تحول ذلك الفتى إلى نجم روك, ونجم الروك نال كل ما أراده و أكثر | 
| Ama taşakları özellikle büyük yaptım ki organımın ne kadar büyük olduğu belli olsun. | Open Subtitles | لكني ضخمت الخصيات كشارة لفحولتي | 
| taşakları buz gibi soğuk. Merhaba. | Open Subtitles | (لف هذه حول خصيتيه يا (بوب ـ خصيته بارده كالثلج |