| Hatta bir domuz şapka takıyordu, insanların aşina olduğu bir şapka. | TED | وكان هناك خنزير يرتدي قبعة، قبعة كان يعرفها الناس. |
| Baba İsa figürlü haç takıyordu .Belki İspanyol veya Portekizli bir çiftçidir. | Open Subtitles | الأب كان يرتدي الصليب. لا بُد أنه مزارع بورتوريكي أو اسباني |
| ama bence o kötü bir adamdı çünkü siyah bir şapka takıyordu. | Open Subtitles | لكنني اعتقده الرجل السيء لأنه كان يرتدي قبعةً سوداء |
| - Belki kız mikrofon takıyordu. - Üzerindeki yapışkanı açıklıyor. | Open Subtitles | ربما كانت ترتدي ميكروفون هذا يفسر المادة اللاصقة التي وجدناها |
| İçlerinden biri gümüş kemer takıyordu. | Open Subtitles | أجل اخبرتك , ان احدهن كانت ترتدي حزام فضي |
| Evet, ama kimliğini belirleyemiyoruz. Bir şapka takıyordu. | Open Subtitles | نعم, لم نستطع التعرف عليه, كان يلبس قبعة |
| Jimmy Carter maskesi takıyordu... Keeanu Reeves filmindeki soygundaki gibi. | Open Subtitles | كان يرتدي قناع چيمي كارتر مثل هذا اللص في فيلم كيانو ريفز |
| Dün akşam neden dizlik takıyordu sizce? | Open Subtitles | لم برأيك كان يرتدي وقاءً للركبتين ليلة البارحة؟ |
| O adamın siyah gözleri vardı ve peruk takıyordu. | Open Subtitles | لا. الآخر كان أسود العينين و يرتدي شعراً مستعاراً. |
| Yani, en azından, onun yönetmen olduğunu düşünüyorum. Bir beyzbol şapkası takıyordu. | Open Subtitles | أعتقد بأنه المخرج لقد كان يرتدي قبعة بيسبول |
| Patron katil saatini sağ koluna takıyordu. | Open Subtitles | رئيسي القاتل كان يرتدي ساعه على معصمه الأيمن |
| Ian'la Erin'in arkasında oturan kişi büyükannemin Julie'ye verdiği bileziğin aynısından takıyordu. | Open Subtitles | إن الشخص الذي أمامنا يرتدي نفس الأسورة التي أعطيتها لها |
| Ateş eden peruk takıyordu. Karanlıktı. | Open Subtitles | القاتلة كانت ترتدي باروكة لقد كانت سوداء |
| Ateş eden peruk takıyordu. Karanlıktı. | Open Subtitles | المُطلقة كان ترتدي باروكة لقد كانت سوداء |
| Ve hayatınız boyunca görebileceğiniz en salakça şapkayı takıyordu. Korkunç görünüyordu. | Open Subtitles | و كانت ترتدي أجمل قبعة رأيتها كانت تبدو رائعة |
| Gerçekten, ama içimde bir yerlerde, ikimizin de hayatla ilgili daha yapması gereken çok şey olduğunu biliyordum, ve hala benim Quentin Tarantino küpelerimi takıyordu. | Open Subtitles | ولكن شعرت نوعا ما بأن علينا عمل الكثير وكانت ما تزال ترتدي أقراط كونتين ترنتينو |
| Altın bir madalya takıyordu. Herkes onun yanında olmak istiyordu. | Open Subtitles | يلبس ميدالية ذهبية حول عنقه أراد كل شخص ان يكون حوله |
| Ama başka biriyle çalışıyordu. Onu gördüm, kafatası sembollü bir maske takıyordu. | Open Subtitles | لكنّه كان يعمل من أحد، وقد رأيته ارتدى قناعًا عليه صورة جمجمة |
| Hepsi o korkunç ve gerçekçi maskeleri takıyordu. | Open Subtitles | كانوا جميعاً يرتدون أقنعة، مريعة، واقيّة للغاية.. |
| Buradaki güneş gözlüğü takıyordu ve keçi gibi kokuyordu. | Open Subtitles | هذا الشخص كان يرتدى نظارة شمسية وتفوح منه رائحة الماعز |
| Baban öldüğü gece bunu takıyordu. | Open Subtitles | والدك كان يرتديه بالليلة التي مات فيها. |
| O pırlantayı diyorsun, geçen gün takıyordu. | Open Subtitles | سوار الجواهر لقد كانت ترتديه منذُ يومين |
| Kalicharan Champa'nın saçına çiçek takıyordu... | Open Subtitles | .. كالي كاران كان يضع بعض الزهور في شعر تشامبا |
| Kölelerinin paçavralarını dikerken takıyordu. | Open Subtitles | كانت ترتديها حينما تقوم بتخييط رقع زملائها العبيد |
| Üç sene önce diş teli takıyordu. | Open Subtitles | لقد كانت تضع تقويماً منذ 3 سنوات. |
| Sanırım annem bu parmağına takıyordu. | Open Subtitles | لطالما ارتدّته أمّي بهذا الإصبع. |
| Evet ama saldırgan, bu eldivenlerden takıyordu, değil mi? Kız adamın ellerini tırmalamaya çalışınca parmakları eldivenin içine girdi belki de. | Open Subtitles | قُلْ هو يَلْبسُ القفازاتَ، تَبْدأُ بخَمْش أيديه. |
| Onun öldüğü gün. O da böyle bir şapka takıyordu. | Open Subtitles | و يوم وفاته كان يعتمر قبعة كهذه |
| Bunu buldum. Babam yangın günü bunu takıyordu. Bu onu kurtardı. | Open Subtitles | وجدتُ هذه ، أبي كان يرتديها يوم الحريق ، لقد أنقذتهُ. |