| Bölgenin güvenli olmaması ve Taliban dolu olmasına rağmen, gönderiyorlar. | TED | المنطقة غير امنة, وعلى العكس مليئة بجماعة طالبان, ولقد فعلوها. |
| Zaman zaman okul aniden bir haftalığına iptal edilirdi çünkü Taliban şühpelenirdi. | TED | من وقت لآخر كانت تلغى المدرسة فجأة لأسبوع لأن طالبان بدأت تشك |
| Üçüncü adım: Taliban bu çocukların içinde yaşamakta oldukları dünyadan nefret etmelerini istiyor. | TED | الخطوة الثالثة: تريد طالبان لهؤلاء الأطفال أن يكرهوا العالم الذي يعيشون فيه حالياً. |
| Ayrıldıktan bir kaç hafta sonra Taliban eve gelmiş. | Open Subtitles | ،وبعد بضعة أسابيع من رحيلي أتى الطالبان للمنزل |
| Taliban seni öyle parlak parlak görürse ne yapar biliyor musun? | Open Subtitles | تعلم ماذا سيفعل بك الطالبان إن رأوك حالقا للذقن؟ |
| Taliban'a bir yıl önce katıldığında 13 yaşındaymış. | TED | لقد إنضم لطالبان قبل سنة مضت، عندما كان عمره 13. |
| Geçtiğimiz ay Malajat yakınlarında Taliban, Stinger füze sevkiyatı sırasında yollarını kesti. | Open Subtitles | خارج (مالاجات) الشهر الماضي (أعترضت حركّة طلبان شُحنة من صوارخ (ستينغر |
| Daha sonra, Kabil'e gittim ve Taliban'ın düşüşünün ardından Afganistan'da çalıştım. | TED | لاحقا، سافرتُ إلى كابل و عملتُ في أفغانستان بعد سقوط طالبان. |
| Bana katılıp ofiste Taliban kurallarına göre yaşayacağına dair taahhüt verir misin? | Open Subtitles | هل ستنضم إلى في العهد لتعيش بقوانين طالبان في هذا المكتب ? |
| Geri dönüşümün büyük bir destekçisiyim, Gibbs, ama Taliban'ın yapış şeklinden nefret ediyorum. | Open Subtitles | أنا من أشد مؤيدى اعاده التدوير جيبز ولكنى أكره كيف تقوم به طالبان |
| Afganistan'daki güvenlik birimleri, bir grup Taliban savaşçısının Kabil havaalanını hedef aldığını bildiriyor. | Open Subtitles | قوات الأمن في أفغانستان تقول بأن عددًا من مسلحي طالبان استهدفوا مطار كابول. |
| Evet, demek istediğim, beni zorladılar, dövdüler ve Taliban üyesisin diyerek beni damgaladılar. | Open Subtitles | نعم، أعني أنهم أرغموني، وعذبوني وأخذوا خاتمي ووقعوا به الاعتراف بأنك من طالبان |
| Taliban'ın bakış açısından, bu geçen sefer yaptıkları bir numaralı hataydı. | TED | فمن وجهة نظر حركة طالبان .. فإن استقبال القاعدة كان خطأئهم الاكبر .. |
| Ayrılmamdan birkaç hafta sonra Taliban'ın adamları eve geldi. | Open Subtitles | ،وبعد بضعة أسابيع من رحيلي أتى الطالبان للمنزل |
| Taliban seni traşlı görürse ne yapar biliyorsun. | Open Subtitles | تعلم ماذا سيفعل بك الطالبان إن رأوك حالقا للذقن؟ |
| Taliban'dan olabileceğini düşündüm, kim bilir. | Open Subtitles | لا يهم ربما كنتِ من الطالبان .. أو شيئا كهذا |
| Ben... Afganistan'daki aracıyı tanıyorum. Taliban'la iş yapmaz onlar. | Open Subtitles | أنا أعرف وسطاء حواله في أفغانستان إنهم لا يعملون مع الطالبان |
| Afganistan'ın güneyindeki Kandahar Taliban'ın kalesi olarak biliniyor. | Open Subtitles | قندهار مدينة تقع جنوب أفغانستان إنها المركز الأهم لطالبان |
| Taliban destekçileri, onlardan birilerini öldürmemizi istemiyor halk, Teddy'i öldürmüş olabilecek kimi öldürürsek öldürelim onlar için sorun değil. | Open Subtitles | الموالين لطالبان لا يريدوننا أن نقتل أحدهم بينما المحليين لا يمانعون قتلنا لأى كان من قام بقتل تيدى |
| Geçtiğimiz ay Malajat yakınlarında Taliban, Stinger füze sevkiyatı sırasında yollarını kesti. | Open Subtitles | خارج (مالاجات) الشهر الماضي (أعترضت حركّة طلبان شُحنة من صوارخ (ستينغر |
| Taliban'a bağlı cep telefonu. | Open Subtitles | إنه هاتف خلوي "للطالبان". |
| Taliban hükümet güçleri kısa sürede alt edildi. | Open Subtitles | قوات حكومة طالبانِ غُمِرَ بسرعة. |
| Sonrasında bu füzeler bir Taliban saldırısında kullanıldı. | Open Subtitles | والتي تم أستخدامها بعد ذلك في هجوم طالبّان |
| Taliban mahkumlarını görüp kimliklerini doğruladığımızda Haqqani'nin temsilcileri ile temasa geçeceğiz. | Open Subtitles | حين نرى السجناء الطالبيين ونتأكد من هوياتهم سوف نتصل بممثلي (حقاني) |