| Herkesin talimatı bu. Bütün kentte aynı şey. | Open Subtitles | إنها نفس أوامر الجميع بسـائر أنحـاء المدينـة |
| Doktorun talimatı. İlaçlarını almasının tek yolu bu. | Open Subtitles | أوامر الطبيب، هذه الطريقة الوحيدة التي يمكن أن تأخذ دواءها |
| Çok üzgünüm evlat. Belli ki çok uğraşmışsın buna... Ama doktorun da talimatı var. | Open Subtitles | آسف يا بنيّ، يبدو أنّك عملتَ جاهداً عليها، لكنّها أوامر الطبيب. |
| Ortaklara, sadece acil durumlarda yardımcı kullanılması gerektiği talimatı verildi. | Open Subtitles | الشركاء تم إعطائهم التعليمات لإستخدام الشراكة فقط في الحالات الطارئة. |
| Kullanma talimatı, bu parçaları hayali birleştirme yolunun resimsel sunumu. | Open Subtitles | هذه التعليمات هي تمثيل تصويري لأقل الطرق براعة في تجميع هذه المكونات |
| Kimseye bu talimatı vermedim ama yeterli zaman verirseniz illa bir şeyler bulabilirim. | Open Subtitles | لم اتذكر اني امرت احد ان يحتجز لكني متأكد لو اعطيتني الوقت الكافي سأجد اسباب لاحجزك انت |
| Hâlâ imzalamam gereken düzinelerce konuşlanma talimatı var. | Open Subtitles | كان يوما مرهقا لا تزال بجعبتي عشرات أوامر النشر لأوقعها |
| Babanızın bana, ceketi hiç kimseye vermemem konusunda kesin talimatı var ama sanırım sizin durumunuzda bir istisna uygulayabilirim. | Open Subtitles | أعطاني أبوك أوامر صارمة بعدم إعطاء السترة إلى أي أحد... لكن أعتقد أنني قد أقوم بإستثناء في حالتك |
| Kayıt dahilinde komutanlık talimatı gereğince uygulanmasını engellediğimi söylerim. | Open Subtitles | رسمياً... أنا أرفض تماماً ممارستها حسب أوامر القائد |
| Doktorun talimatı. Rahatlamana yardımcı olacak. | Open Subtitles | أوامر الطبيب, ستساعدك على الإسترخاء |
| Yapamam. Demek istediğim bu partonun talimatı. | Open Subtitles | لا أستطيع، اعني، انها أوامر من الرئيس |
| - Hayır, Bayan Gates'in talimatı. | Open Subtitles | أوامر الآنسة جايتس. |
| Richard, kesin olarak Frank'i yalnız bırakmama talimatı aldım.. | Open Subtitles | (ريتشارد)، تلقيت أوامر مشددة بعدم ترك (فرانك) وحده |
| Bay Chen, Bay Yang'ın bize talimatı var. | Open Subtitles | سّيد (تشين) لدينا (أوامر من السّيد (يانج |
| iğne uçları, Hastalık kontrol merkezi onaylı talimatı takip ettiniz mi? | Open Subtitles | الإبرة الملتصقة,هل تبعت التعليمات المصدقة من هيئة الصحة؟ |
| Pekâlâ, kararlaştırılmış dinlenme noktana git. Bir sonraki talimatı bekle. | Open Subtitles | اذهبي للنقطة المتفق عليها انتظري مزيداً من التعليمات |
| Siz yazıyor, yazıyor ve yazıyorken dakikada 60 kelime olacak kadar hızlı belki de, işlemci dakikada milyarlarca talimatı alır ve yürütür. | TED | وبالتالي حين تقوم بالكتابة بشكل متواصل وربما بشكل سريع جدا، 60 كلمة في الدقيقة مثلا، تقوم وحدة المعالجة المركزية بجلب وتنفيذ ملايير التعليمات في الثانية. |
| talimatı duydun mu, Marcellus? Sakın unutma. | Open Subtitles | لقد سمعت التعليمات مارسيلوس تذكرها جيدا |
| Burada yapabileceğim şey, internetten talimatı öğrenmek yerine, bunu cihaza gösteriyorum, ve cihaz bunu algılıyor. Daha sonra -- Ses: Gri ADSL kablosunu yuvaya takarak işleme başlayın. | TED | والآن ما أستطيع فعله ، بدلاً من قراءة التعليمات للجهاز على الإنترنت ، ببساطة أُوجّه الشاشة عليه ، ويتم التعرف على الجهاز ، ومن ثم -- صوت: ابدأ بتوصيل سلك ADSL الرمادي |
| Büyükannem Mastani'yi serbest bırakma talimatı vermiş. | Open Subtitles | الجدة امرت باطلاق سراح ماستانى |
| talimatı bekleyin. talimatı bekleyin. Beklemede kalın. | Open Subtitles | جيد انتظر التلقين انتظر التلقين رقم واحد استعد العد التنازلي لبدء النشاط |
| Diplomatlarıma tüm bu gruplarla konuşmaları talimatı verildi. | TED | الان لدي موظفيّ الدوبلماسيين تعليمات بأن يتحدثوا مع تلك المجموعات |