| Bugün tanıştığım adam daha sıskaydı. Sakalı da yoktu. | Open Subtitles | الرجل الذي قابلته كان أنحف ولم تكن له لحية |
| tanıştığım adam çok tatlıydı, ama bu kadar tatlı olduğunu bilmiyordum. | Open Subtitles | الرجل الذي قابلته كان لطيفا لكن لم تكن لدي فكرة عن مدى لطافته |
| İnternette tanıştığım adam, çok tatlı, hassas zeki ve harika biriydi. | Open Subtitles | هاسكل , الرجل الذي قابلته علي الانترنت كان جميلاً وحساساً ذكياً ورجلاً رائعاً |
| Birkaç ay önce markette tanıştığım adam. | Open Subtitles | الرجل الذي التقيته في السوق قبل بضعه شهور |
| Kafeteryada tanıştığım adam. | Open Subtitles | الذي التقيته في المقهى |
| İki kez tanıştığım adam sensin, beni partiye o sürükledi. | Open Subtitles | أنت ضعف ذلك الرجل الذي قابلته في الحفلة معها |
| Benim tanıştığım adam canlı ve iyimserdi. | Open Subtitles | أعني الرجل الذي قابلته كان نابض بالحياة |
| Olay tekerlekli sandalyeyle alakalı değil. Altı yıl önce Paris'te tanıştığım adam Bölüm'e asla katılmazdı. | Open Subtitles | ذلك لا يتعلق بالكرسي، الرجل الذي قابلته في (باريس)، قبل ستة سنوات |
| Şimdi tanıştığım adam gibi daha geliyor. | Open Subtitles | هذا يبدو الرجل الذي قابلته |
| Bu... tanıştığım adam değil. O... | Open Subtitles | الرجل الذي قابلته لقد كان... |