| Yarısından fazlası dolu ve "yarısından fazla"... beraber yaşamanın genel hukuk tanımıdır. | Open Subtitles | لقد ملأتي أكثر من نصفها, وأكثر من النصف هو تعريف قانوني للعيش سويا |
| Lezzetsiz inananlara göre iyi bir hayat, anlamlı varoluşun tanımıdır. | Open Subtitles | وفقاً لهيو كريدو النجاح هو تعريف الوجود ذو المعنى |
| Davranışlarımızı, zorluklara göre uyarlayabilme yeteneği bana göre zekanın en iyi tanımıdır. | Open Subtitles | قدرتنا على تسخير قدرتنا لمواجهة التحديات هي أجود تعريف للذكاء من أي تعريف قد عرفته |
| - Aynı şeyi yapıp farklı sonuç beklemek aptallığın tanımıdır. - İşe yaramaz. | Open Subtitles | فعل الشيء نفسه لكن توقع نتيجة مُختلفة هو تعريف الجنون، لن ينجح. |
| Defalarca aynı şeyi yapıp farklı bir sonuç beklemek deliliğin tanımıdır derler. | Open Subtitles | يقولون ان تعريف الجنون هو فعل الشيء نفسه مرارا وتكرارا وتوقع نتيجة مختلفة |
| O zaman görünüşte ilgisiz şeyler arasında bağlantı kurabilme yeteneğiniz olurdu, ki bu da metafor'un tanımıdır: Benzemeyen şeyler arasındaki benzerlikleri görmek. | TED | عندها تستطيع أن تربط بين الأشياء التي يبدو أن لا علاقة لها ببعض، وذلك تعريف الاستعارة. و هي رؤية التشابه في أشياء غير متشابهة. |
| Baba, şarlatan kelimesinin tanımıdır onlar. | Open Subtitles | بأمانة، أَبّ، هم ذاتهم تعريف charlatanism. |
| Yaşlanmanın da tanımıdır! | Open Subtitles | إنه تعريف التقدم في السن |
| Ve bu, Joey Naylor, bağımsızlığın tanımıdır. | Open Subtitles | ذلك تعريف الحرية. |
| Dahinin tanımıdır o. | Open Subtitles | هو تعريف للاعجوبة. |
| Bu da, bana göre, olgun davranışın tanımıdır. | Open Subtitles | وهو ما أخاله تعريف البلوغ |
| - tanımı budur. - Soğukkanlı olmanın tanımıdır bu. | Open Subtitles | هذا تعريف برودة الإحساس |
| Bu bir kayıp nedeni tanımıdır. | Open Subtitles | هذا هو تعريف قضية خاسرة. |