| Büyükannenin tarifi nasıl oluyor da dünya çapında ünlü oluyor? | Open Subtitles | كيف يعقل ان وصفة طعام جدتي تصبح الأشهر بالعالم ؟ |
| Barutun tarifi nihayetinde İpek Yolu boyunca batıya, İslam Dünyası'na taşınıyor. | Open Subtitles | انتقلت وصفة البارود في النهاية غرباً عبر طريق الحرير للعالم الإسلامي. |
| Şu filmlerin yapılış tarifi... ...proteinlerin yaptıkları işte... ...aşırı zeki olmalarını kullanmaktır. | TED | وصفة إنتاج هذه الأفلام لاستغلال حقيقة أن البروتينات هي في غاية الذكاء فيما تقوم به. |
| Ama doğrusunu sen bulabilir ve tarifi kendin alabilir misin? | TED | ولكن يمكنك أن تكتشف الرقم الصحيح وتحصل على الوصفة بنفسك؟ |
| Sonrasında sanatçı olarak ben devreye giriyorum, bu tarifi alıyor ve bileşen gazları kullanarak yeniden yaratıyorum. | TED | ثم أدخل أنا كالفنانة وآخذ هذه الوصفة وأُعيد تخليقها باستخدام الغازات المكونة. |
| Ama sadece tarifi ve ismiyle onu bulmak pek de kolay olmayacak. | Open Subtitles | و لكن بإسم و وصف فقط لتمضي بهما لن يكون الأمر سهل |
| Mevcut şartlar altında, her bir Amerikalı çocuk okuldan 10 tarifi pişirebilecek şekilde mezun olursa bu onların hayatını kurtaracaktır. | TED | في ظل هذه الظروف، من المهم عميقاً أن أي طفل أمريكي يغادر المدرسة بعد معرفة كيف يطبخ 10 وصفات ستقوم بإنقاذ حياتهم. |
| Oh, gördüğümü sandığım bir tarifi arıyordum, ama öyle yıpranmış ki. | Open Subtitles | أبحث عن وصفة أظن اننى رأيتها لكنها ممزقة جدا |
| Tabağınızı verin. Ringa salatası. Aşçımızın annesinin kendi tarifi. | Open Subtitles | إعطنى طبقك , سلطة الرنكة وصفة أكبر الطباخين |
| Tabağınızı verin. Salata. Aşçının annesinin özel tarifi. | Open Subtitles | إعطنى طبقك , سلطة الرنكة وصفة أكبر الطباخين |
| Babamdan miras kalan özel bir tarifi var. | Open Subtitles | تلك من وصفة طعام جنوبية عتيقة ورثتها عن أبي. |
| tarifi düzgün bir şekilde uygulamaya bakıyor her şey. | Open Subtitles | أترى، كل شيء يحضّر يكون متبوعاً من وصفة. |
| ama ne yazıkki iksirin tarifi kitabın içinde, ve küçük aptallar onu çaldı! | Open Subtitles | لكن وصفة تحضير هذه الجرعة فى كتاب التعاويذ والصعلوك الصغير قد سرقه |
| Evet, her zaman tarifi satmayı düşündüm ama öylesine değil tabii ki diğer tariflerle yemek kitabında toplamak gibi. | Open Subtitles | نعم، دائماً ما فكرت في بيع وصفة ليست لوحدها بالطبع، لكن، مع آخرين في كتاب مثل كتاب الطبخ |
| Saniyeler içinde odadan fırlayıp çıkıyor, cevabı aldığını ve tarifi almaları için ajanları yolladığını duyuruyor. | TED | وخلال لحظات يخرج مسرعاً خارج الغرفة، معلناً أنه حصل على الإجابة ومرسلاً عملاء للحصول على الوصفة. |
| Gizli tarifi buluyorsun ve birisi daha akıllıca davranmadan önce oradan ayrılıyorsun. | TED | تجد الوصفة السرية وتذهب قبل أن يدركك أحد. |
| tarifi izleyerek iksiri hazırladım işte... iksir rafta. | Open Subtitles | لقد أعددت التعويذة متبعاً الوصفة التي في كتاب التعويذات الذي لسلفي دعك من هذا، التعويذة على الرف |
| Maeve'nin mektuplarında zanlıyı tarif etmesine bakınca klasik sahiplenici sapık tarifi yapmış. | Open Subtitles | بناء على وصف مايف للجاني في رسائلها كان يبدو كمطارد كلاسيكي مهووس |
| Başka eski aile tarifi var mı? Restoran için kullanabiliriz. | Open Subtitles | اي وصفات لعائلات كبيرة نستطيع ان نستخدمها بالمطعم ؟ |
| Burada bir Olimpik patencinin tarifini görüyorsunuz, kişinin iç durumumun fenomenolojisinin aynı temel tarifi. | TED | وترون هنا وصفًا لمتزلج أوليمبي وهو نفس الوصف تقريبًا لظواهر الحالة الداخلية للإنسان |
| Paris ve benim birleşmem neredeyse sadakatin bir tarifi. | Open Subtitles | المزج بينى وبين حكومة باريس هى هى مجرد وصفه للولاء والإخلاص |
| Bu tarifi yemek kitabımdan aldım. Ve hepsini pişme sürelerine göre listeledim. | Open Subtitles | عندي كتاب كامل عن الوصفات أحتفظ به، وقمت بتصنيفهم حسب المدة اللازمة للطهو |
| Çünkü bizde bir suç dosyası, bir şikayet, bir eşkal tarifi ya da bu kızın şehirden birilerini dolandırdığına dair elimizde hiçbir şey yok. | Open Subtitles | لأنه ليس لدينا ملف قضية أو شكاوى أو أوصاف أو أي شيء يقترح |
| Çok içkili bir adam Cardiff yakınlarında birini ezdiğini itiraf etmiş. tarifi Eugene'e uyuyor... | Open Subtitles | واعترف رجل سكير جداً بأنه قد صدم شخص يطابق مواصفات يوجين قرب كارديف |
| Daha önce hiç hindi pişirmedim ama tarifi var. | Open Subtitles | أوه، حَسناً، أنا لَيْسَ لِي مطبوخُ a ديك رومي قبل ذلك، لكن الوصفةَ هنا. |
| Bu tarifi almazsam ölürüm. | Open Subtitles | مخلل. اموت و اعرف الوصفه بتاعت الاكله دى |
| Ninem. Onun kaburga tarifi. Tüm yemekleri en düşük maaşla yapıyor. | Open Subtitles | هذه جدتي , وصفتها , هي تقوم بكل الطبخ مقابل بالحد الأدنى للأجور |
| Onu CTU'ya geri götürün. Bir an önce yüz tarifi için bir ressamla çalışmasını istiyorum. | Open Subtitles | نحتاج لوصف اعده الى الحجز فى وحدة مكافحة الارهاب |
| Ve razı olmama bazı gerçek eğlenmek için tarifi var derler. | Open Subtitles | أرتأي أننا ننعم بوصفة لبعض المتعة الحقّة. |
| Eğer iyi arkadaşın olsaydı, tarifi sana kendisi verirdi. | Open Subtitles | إذا كنت صديقه حقاً، لأعطاك الإتجاهات بنفسه. |