| Şuradaki grup, en çok ter dökülen film hakkında tartışıyorlar. | Open Subtitles | تلك المجموعة هناك يتجادلون حول الفلم الأكثر تعرّقاً بالتّاريخ |
| Öğrencilerimden bazıları Seder Tabağı'ndaki İncik Kemiği'nin* önemini tartışıyorlar. | Open Subtitles | متأسف, بعض طلابي يتجادلون في المغزى من لساق نبات السيدر |
| Büyüdüğümde ne olmamı istedikleri konusunda tartışıyorlar. | Open Subtitles | إنهم يتشاجرون بشأن ماذا يودوا أن أكون عليه عندما أنضج |
| Ne için tartışıyorlar? | Open Subtitles | ما الذي يتشاجرون بسببه؟ سخيفٌ للغاية. |
| İnsanlar hayatın tanımı konusunda tartışıyorlar. | TED | حسناً, الكثيرون يتناقشون حول تعريف للحياة. |
| Dünya bilim adamları hâlâ Einstein'ın zaman yolculuğu teorilerini tartışıyorlar. | Open Subtitles | علماء العالم ما زالوا يناقشون نظريات إنيشتاين للسفر عبر الزمن |
| Bu arada, neden o iki adam deli gibi tartışıyorlar? | Open Subtitles | بالمناسبة، لما هذان الرجلان يتجادلان مثل المجنون؟ |
| Birisi geldi, onlar tartışıyorlar, ama sözleri duyamıyorum. | Open Subtitles | احدهم اتى انهم يتجادلون لكنني لا استطيع سماع الكلمات |
| Tamam, açıkça bir şey hakkında tartışıyorlar. | Open Subtitles | حسناً، من الواضح، أنّهم يتجادلون حول شيءٍ ما. |
| Ciddi ciddi çizgi roman mı tartışıyorlar? | Open Subtitles | لا، ليست كذلك هل هم بالفعل يتجادلون حول القصص المصورة؟ |
| Aslında çok tuhaf. Orada dünyayı nasıl koruyacaklarını tartışıyorlar ama daha en büyük sorunlarını halletmediler. | Open Subtitles | طريف أنّهم يتجادلون بشأن كيفيّة إنقاذ العالم وهم لم يحسموا مشكلتهم الأكبر بعد |
| Hangi tarafa gidecekleri hakkında tartışıyorlar. | Open Subtitles | يتشاجرون على أى طريق سيسلكون |
| Onlar tartışıyorlar. | Open Subtitles | أعتقد انهم يتشاجرون |
| Bu konu yüzünden yıllardır tartışıyorlar. | Open Subtitles | أنهم يتشاجرون على ذلك لسنوات. |
| Bizi öldürüp öldürmemek üzerinde tartışıyorlar. | Open Subtitles | انهم يتناقشون عما اذا كانوا سيقتلوننا ام لا |
| Hâlâ nereden başlayacakları konusunda tartışıyorlar. | Open Subtitles | مازالوا يتناقشون على المكان الذي سيبدأون منه. |
| Meslektaşların yan odada, pek kurnazca sayılmayacak bir biçimde durumumu tartışıyorlar. | Open Subtitles | زملاءك في الغرفة المجاورة، يتناقشون بصوت مرتفع بشأن حالتي |
| Ya bizi bırakmak ya da öldürmek için tartışıyorlar. | Open Subtitles | إما إنهم يناقشون أمر تركنا أو أفضل طريقة لقتلنا |
| Meteoroloji uzmanları yarımadanın üstünde gözlemlenen Spiral bulutların sebebini tartışıyorlar. | Open Subtitles | الأرصاد الجوية يناقشون سبب السحب المتصاعدة التي ظهرت لأول مرة على الشبة الجزيرة بأكملها. |
| İnsanlar mutluluğun nedenleri hakkında çok uzun zamandır, aslında binlerce yıldır tartışıyorlar; ancak görünen o ki, bu tartışmaların birçoğu çözümsüz kaldı. | TED | وقد كان الناس يناقشون أسباب السعادة لوقت طويل حقاً، في الواقع منذ آلاف السنين، ولكن يبدو أن العديد من تلك المناقشات لا تزال من دون حل. |
| Sürekli tartışıyorlar. Fazla yakın sayılmazlar. | Open Subtitles | إنهما يتجادلان طوال الوقت، ليسا مقربان لهذا الحد |
| - tartışıyorlar,... - tartışıyorlar mı? | Open Subtitles | إنهما يتجادلان - يتجادلان ، أليس كذلك؟ |
| İyi ya da kötü demek değil. Muhtemelen tartışıyorlar demek. | Open Subtitles | إنه ليس بجيد ولا سيء، بل يعني فقط إنه يوجد نقاش مفتوح |
| Hala tartışıyorlar mı? | Open Subtitles | هل لا يزالان يتشاجران ؟ |