| Hayır, kavga etme. Güzel şeyler başta hep tartışmalara sebep olur. | Open Subtitles | لا تتعاركا ، كل الفنون العظيمة مثيرة للجدل في البداية |
| Ve yazdıklarınız inanılmaz derecede anlayışlı, ...eğlenceli, tartışmalara yol açabilecek bir manifesto. | Open Subtitles | وكتبي ببصيرة لا تصدق بطريقة فرحه وغير مثيره للجدل |
| Devam eden güvenliğin güçlendirilmesi çalışmalarında üç hafta önceki hadisenin ardında tartışmalara yol açan Dr. Amanda Graystone... | Open Subtitles | سلامه الرجوع تستمر في أعقاب الحادث الذي وقع قبل ثلاثة أسابيع حين الدكتوره المثيرة للجدل أماندا جراى ستون |
| İki reform da, kavgacı tartışmalara içsel şüphelere ve demode iş modellerinin yeniden düzenlemelerine dayanıyordu. | TED | كلا الثورتين استندتا على النقاشات الحادة، والشكوك الذاتية وإعادة صياغة قواعد الأعمال البالية. |
| Dikkatli, dürüst... sınıf içi tartışmalara aktif olarak katılırdı. | Open Subtitles | يركز , يجتهد , يشارك في النقاشات الدراسية |
| Felsefi tartışmalara karnım tok. Parasını ödediğim şeyi istiyorum. | Open Subtitles | لا أحب النقاشات الفلسفية كثيراً أنا فقط أريد ما دفعت ثمنه |
| Siz de kabul edersiniz ki, böyle tartışmalara girmek güzel zamanımızı mahvetmez mi? | Open Subtitles | لكنكم لا تريدون مثل هذه المُناقشات سَيكونُ ذلك افسادا لوقتنا الجميل |
| Kesinlikle müvekkilimin öldürülmemesi gerektiğini düşünüyorum fakat onun yerine bugün yapmak istediğim ölüm cezası hakkında hiç konuşulmayanları konuşmak, bunu da tartışmalara kesinlikle yol açmayacak şekilde yapacağım. | TED | لم يكن المفترض اعدامه، لكن ما اريد فعله اليوم هو التحدث عن عقوبة الإعدام بطريقة لم اتطرق لها من قبل بطريقة غير مثيرة للجدل باي شكل من الاشكال |
| Bu noktada, polisin, ...tartışmalara yol açan kadın hakları aktivisti Hani Jibril'i, ...saldırıyla ilişkisi olduğu gerekçesiyle gözaltına aldığını biliyoruz. | Open Subtitles | في هذه المرحلة، ونحن نعلم السلطات قد اخذت المرأة المثيرة للجدل الناشطة في مجال الحقوق هاني جبريل إلى الحجز لارتباطها بالهجوم |
| Bu noktada, polisin, ...tartışmalara yol açan kadın hakları aktivisti Hani Jibril'i, ...saldırıyla ilişkisi olduğu gerekçesiyle gözaltına aldığını biliyoruz. | Open Subtitles | في هذه المرحلة، ونحن نعلم السلطات قد اخذت المرأة المثيرة للجدل الناشطة في مجال الحقوق هاني جبريل إلى الحجز لارتباطها بالهجوم |
| Siyaset arenasında tartışmalara yol açan bir gün yaşıyoruz. | Open Subtitles | يوم مثير للجدل في السياسة |
| Lazarus, filmde Afro-Amerikan Çavuş Lincoln Osiris'i canlandırmak adına tartışmalara neden olan renk değiştirme ameliyatı için bıçak altına yattı. | Open Subtitles | اجتاز (لازوراس) لمرحلة مثيرة للجدل بإجراء عملية صبغ لشعره ليلعب دور العريف الإفريقي الأمريكي (لينكون أوزايرس) |
| "Profesör Casey, tartışmalara yol açan '2LOT'ın Masalları' kitabıyla Tanrı merkezli bir evreni savunan tüm argümanları yıkmayı istiyor." | Open Subtitles | "كتاب الأستاذ (كَيسي) المثير للجدل: (حكايا ق. د. |
| Bu yüzden bazı tartışmalara da meydan veren bir yer diyebiliriz. | Open Subtitles | و هكذا صار رِدِت موطنا للجدل |
| Bu aptalca tartışmalara son vermeyi çok istiyorum. | Open Subtitles | أريد ان انهي كل هذه النقاشات السخيفة |
| Elalemin içinde yapılmasını istemediğim bu tartışmalara. | Open Subtitles | - في خوض هذه النقاشات على الملأ |
| - Eski tartışmalara girecek zamanım yok. | Open Subtitles | -لست متفرغاً لتلك النقاشات القديمة |
| -Bazı tartışmalara sebep oldu. | Open Subtitles | حسناً, كانت هناك بعض النقاشات |
| (Alkışlar) Bu konuşma TED2017'de büyük tartışma yarattı, diğer bakış açılarını görmek için internetteki tartışmalara göz atın. | TED | (تصفيق) [أثارت هذه المحادثة جدلًا كثيرًا في TED عام 2017، ونشجعكم في البحث عن النقاشات عبر الإنترنت لفهم وجهات النظر الأخرى.] |
| Bizi ne kadar çok ufak tartışmalara sokarsan... kutsal savaşımızı o kadar zayıflatırsın. | Open Subtitles | المزيد من المُناقشات التي تُدخلنا بها |