| Tek bildikleri senin yeni, tatlı ve ilgi çekici olduğun. | Open Subtitles | كل ما يعرفونه أنك جديد و لطيف و مثير للاهتمام | 
| ...çok yakışıklı değil ama tatlı ve güvenilir birisi. | Open Subtitles | ليس وسيما و لكن لطيف و يمكن الاعتماد عليه | 
| Tortuga denen bu tatlı ve serpilen güzelliği tatmamış olanlar üzücü bir hayat yaşamıştır. | Open Subtitles | إنها لحياة حزينة لم تسترح فيها أبداً الباقة الحلوة الكبيرة هي تورتوجا أفهمت؟ | 
| Çok tatlı ve mutlu bir kişiydin. İyiliksever, fedakar. | Open Subtitles | لقد كنتى تلك الشخصية الحلوة العطوفة والمعطاءة | 
| 20 yıl kadar önce, ben tatlı ve genç bir birinci sınıf öğrencisiyken. | Open Subtitles | قبل نحو 20 عاماً , حين كنتُ مجرّد طالبة مستجدّة لطيفة و يافعة | 
| Lisedeki aşkların nasıl salakça olduğundan bahsediyordun... ve sırf tatlı ve komik olduğum için benimle çıkmaya başladığını... ama daha sonra bana aşık olduğunu... fark ettiğini, bunun ciddi olduğunu... | Open Subtitles | عندما قلتَ أن رومانسية المدرسة الثانوية بلهاء. و نحن بدأنا بالخروج معاً فقط لأنك ظننتَ أني جميلة و ظريفة، | 
| Jane gibi tatlı ve ateşli biri ile konuşabilmen bile büyük bir şans. | Open Subtitles | يجب ان تشعر انك محظوظ لأنك تكلمت مع شخص جذاب ولطيف مثل جان | 
| tatlı ve hoş görünebilir, ama altında kesin çatlak bir şeyler var. | Open Subtitles | ، حسناً ، قد تبدو لطيفة و جميلة . لكن هناك شيء غريب فيها بين السطوح | 
| Ayrıca Brenda, çok tatlı ve bekar bir arkadaşını getiriyor. | Open Subtitles | اضافة لهذا، بريندا قامت بدعوة صديقتها وهي لطيفة جداً وعزباء | 
| Sen çok tatlı ve kıvrak zekalısın ayrıca cömert, sempatik ve iyi kalpli birisin. | Open Subtitles | أنتِ جملية جداً, وذكية وسخية, ومضحكة, ولطيفة | 
| Umarım senin yarın kadar tatlı ve müthiş biri olabilir. | Open Subtitles | آمل أن تكون نصف ما أنتِ عليه من الدفء والحنية | 
| tatlı ve Saldırgan 1x05 Tüm gözler bende | Open Subtitles | ترجمة الحلقة الخامسة بعنوان : جميع الانظار باتجاهي @xRiiqz | 
| Tatlı, ve size çalışırken takdir Yani, ancak gece yarısı, ölmek ve mücadele devam etmek zorunda. | Open Subtitles | ، هذا لطيف و نحن نقدّر محاولتك . لكنك ستموت عند منتصف الليل ، و نحن سنبقى نحارب | 
| Biliyorum ama çocuk çok genç, tatlı ve masum görünüyordu. | Open Subtitles | أعرف, لكن ذلك الطفل صغيرا جدًا و لطيف و عليه نظرة البراءة. | 
| Canım, şu andan itibaren sana tatlı ve yağlı şeyler yasak. | Open Subtitles | عزيزي ، من الآن فصاعدا ، كل الأشياء الحلوة والزيتية يجب أن تُمنع | 
| Yas odasındaki o tatlı ve güzel kız mı yoksa beni öylece terk eden kız mı? | Open Subtitles | الحلوة, الفتاة الجميلة من غرفة الحزن, أو الواحدة التي تركتني ؟ | 
| Birisi muhteşem, diğeri tatlı ve sade. | Open Subtitles | واحدة منهم ذكية جداً، و الأخرى لطيفة و بسيطة | 
| Bunların arasından en iyi kalpli biri, tatlı ve iyi kalpli olabilir. | Open Subtitles | أطيب واحدة بينهم ستكون جميلة و طيبة القلب | 
| Akıllı, çok tatlı ve inan bana yatağa girince de gerçekten elinden geleni yapıyor. | Open Subtitles | إنه ذكي، ولطيف وفي الفراش دعيني أخبرك، إنه يحاول حقاً |