| Orada söylediğin şey çok tatlıydı. Çok dokunaklıydı. Neredeyse söylediğine inandım. | Open Subtitles | كان كلاماً لطيفاً ما قلتيه هناك، مؤثر للغاية كدت أن أصدقه |
| Çok tatlıydı. | Open Subtitles | كان يحاول أخذ دراجتها, كان الأمر لطيفاً جداً |
| Çok tatlıydı ve şimdi "ben bir gangsterim" havalarında. | Open Subtitles | لقد كان لطيفا معى للغايه والان هو عضو فى عصابه. |
| Bilirsin, "Suzie, 'siktiriboktan' demeye çalışırken nasıl da tatlıydı değil mi?" | Open Subtitles | أتعرف.. مثل ما كان لطيفا عندما سوزي لم تستطيع أن تقول سوبر كالفكنج |
| Çok tatlıydı ve başıma gelen en romantik şeydi. | Open Subtitles | حسناً، لقد كان جميلاً جداً, وكان كالشيء الأكثر رومانسية أبداً. |
| Çocukken ne kadar tatlıydı. Ben sadece anılarımı mahvettiği için üzgünüm. | Open Subtitles | كم كانت حلوة وهي طفلة ذلك أفسد ذكرياتي وحسب |
| Tam olarak hatırlamıyorum. Çok tatlıydı. | Open Subtitles | لا أستطيع ان أتذكره بالضبط لقد كان لطيفًا |
| Çok tatlıydı, fakat tutuklusun. Seni içeri almam gerek. | Open Subtitles | كان هذا جميلا, لكن انت تحت الاعتقال يجب ان أخذك |
| Seung Jo da küçükken tatlıydı, değil mi? | Open Subtitles | سيونغ جو كان لطيفاً ايضاً عندما كان صغير اليس كذلك ؟ |
| Öğleden sonra o ufak çocukla oynamıştım çok tatlıydı. | Open Subtitles | كنتُ أقضي معظم أوقاتي في اللعب مع ذلكَ الطفل. كان لطيفاً للغاية. |
| On yedi yaşındaydım ve benim için çok tatlıydı. | Open Subtitles | كنت في السابعة عشرة وكان لطيفاً جداً معي |
| Diğer herkese göre kirliydi ama bana göre tatlıydı. | Open Subtitles | كان عنيفاً مع الآخرين ولكنه كان لطيفاً معي |
| Dinle, beni ele vermediğin için teşekkürler. Bu çok tatlıydı. | Open Subtitles | شكراً لعدم فضحي ، كان ذلك لطيفاً |
| Bilirsin, "Suzie, 'siktiriboktan' demeye çalışırken nasıl da tatlıydı değil mi?" | Open Subtitles | أتعرف.. مثل ما كان لطيفا عندما سوزي لم تستطيع أن تقول سوبر كالفكنج |
| Arkadaşlarımızla arabayla gezmeye çıkmıştık sabıkası vardı, ama çok tatlıydı. | Open Subtitles | ركب السارة مع بعض الأصدقاء في رحلة مرحة لذلك كان لديه سجل لكنه كان لطيفا ً .. |
| Tanıştığım adam çok tatlıydı, ama bu kadar tatlı olduğunu bilmiyordum. | Open Subtitles | الرجل الذي قابلته كان لطيفا لكن لم تكن لدي فكرة عن مدى لطافته |
| Geyiği. Çok tatlıydı, anne. O kadar yakınlaşmıştım ki. | Open Subtitles | الغزال، لقد كان جميلاً جداً يا أمي، كان قريباً للغاية |
| Ve Chandler gerçekten çok tatlıydı beni teselli etti ve.. | Open Subtitles | آه. وكان تشاندلر حقا حلوة وانه مواسي لي... |
| Mulroney'nin yerine gittiniz ve konuştunuz, o çok tatlıydı. | Open Subtitles | لذا ذهبتما لمقهى "مورلوني"، وتبادلتما الحديث وقد كان لطيفًا |
| Ama öyle tatlıydı ki, yaşamana izin vereceğim. | Open Subtitles | ولكن هذا كان جميلا للغاية على أن أدعك تعيش |
| O kadar tatlıydı ki ağlayabilirdim. | Open Subtitles | كان رقيقاً لدرجة كانت لتجعلني أبكي |
| Yaptığın şey çok tatlıydı . | Open Subtitles | ذلك كَانَ حلوَّ جداً منك |
| Başlangıcı acıydı ama sonu ne kadar tatlıydı. | Open Subtitles | ولكن ألكم هي نهايته عذبة |
| Çok tatlıydı. Kendimi bir parça kötü hissettim. | Open Subtitles | لقد كان لطيف للغاية أشعر بالسوء حيال ذلك |
| - Mahallenin papazını düşün! - Deneyeceğim, ama çok tatlıydı. | Open Subtitles | فكّرُي بالقسيس بتاعك هأُحاولُ،لَكنَّه كَانَ لطيفَ جداً. |
| Ama öyle. Tadına baktım. Ve çok tatlıydı. | Open Subtitles | أوه ولكني تذوقته وكان مذاقه حلواً |