| Dr. Taub dikkatini gerçekten uzaklaştırmak için 4 karatlık elmas gibi parlak bir şeyle kullanmayı tercih ederdi. | Open Subtitles | من الأفضل لدكتور توب أن يشتت انتباهك عن الحقيقة بأشياء برّاقة كماسات من عيار 4 قيراط |
| Taub'un ailesinin Florida'da kışlık bir evi var. | Open Subtitles | والدا توب يملكان شقةً للاصطياف في فلوريدا |
| Taub ve 13, tümör için MRI ve sinir hasarı için de EEG yapın. | Open Subtitles | توب وثلاثة عشر رنين مغناطيسي لكشف الأورام وتخطيط كهربائي للمخ بحثاً عن الضرر العصبي |
| Bu her kimse Taub onunla saat 8'de benim evde buluşacakmış ki genellikle ben o saatlerde sporda olurum. | Open Subtitles | من المفترض أن عمرها 21 عاما أيا كانت تاوب سيلتقيها في منزلي الساعة 8 |
| Sanırım çocuk uyandığında Taub'u zor bir tercih bekliyor. | Open Subtitles | اظن ان لدى تاوب خيار صعب ليتخذه عندما يستيقظ الولد |
| Taub asetominofenin açıkladığını düşünüyor. Güzel. | Open Subtitles | توب يعتقد أن الأسيتامينوفين يفسّر ذلك |
| Taub içerde hastayı biyopsi için hazırlıyor. | Open Subtitles | توب هناك يحضّر المريض لإجراء خزعة |
| Taub'a yakın olursam House'a yakın olurum. | Open Subtitles | إما أن أبقى بقرب توب أو أبقى بقرب هاوس |
| Taub hatayı zamanında yakaladı. | Open Subtitles | قام توب بتصحيح الخطأ في الوقت المناسب |
| Taub dünyanın parasını kazandığı plastik cerrahiden bu iş için vazgeçti. Bu porfirya olduğu anlamına mı geliyor? | Open Subtitles | لقد تخلّى "توب" عن مهنةٍ في الجراحة التجميلية براتب من ستّة أرقام، من أجل هذا العمل هل يعني هذا أنه مصاب بالبورفيريا؟ |
| Dr. Taub iyi misiniz? | Open Subtitles | توب هل أنت بخير؟ لقد.. |
| Dr. Taub çıktığını söyledi. | Open Subtitles | توب قال إنها ستكون هناك حالاً |
| O kameralar burada olduğu sürece, ve Taub çocuğun babasının tek güvendiği kişi olduğu sürece. | Open Subtitles | بينما الكاميرات ما تزال هنا وبينما (توب) هو الشخص الوحيد الذي يثق الأب فيه الآن |
| Eğer beyinde bir kayma yoksa Taub'un yanıldığını anlarız,... | Open Subtitles | إن لم يكن هناك انزياح في الخط المتوسط فسنعرف أن (توب) كان مخطئاً |
| Uh, Dr. Taub müsait mi? | Open Subtitles | هل د. توب موجود؟ |
| Öyleyse Taub'a çağrı gönderdin. | Open Subtitles | ولذلك استدعيتَ توب |
| Taub üçüncü testi yaptı. Üç test, hepsi pozitif. | Open Subtitles | تاوب قامم بثالث ثلاثة فحوص ثلاثتهم ايجابيين |
| Ve Taub'a de ki bu saçmalığı kesmezse kum torbasıyla aynı muameleye maruz kalacak. | Open Subtitles | يسعدني لقاؤك و يمكنك اخبار تاوب انه سيحصل على نفس المعاملة |
| Taub haklıysa, hasta buradan iyileşip gider. | Open Subtitles | ان كان تاوب مصيبا سيخرج من هنا صحيحا ان كانت أدامز محقة سيصاب بحمى |
| Taub'un ki, onu hiçbir şeyden korumayacak salak kendini savunma dersleri almak. | Open Subtitles | تاوب هو من يجب ان يتلقى الصفوف الغبية للدفاع عن النفس ذلك لن يساعده في الدفاع عن شيء |
| Taub, genetik ve içgüdü olarak tehlike anında kaçıp saklanan bir korkak olduğunu kabul etmek zorunda. | Open Subtitles | تاوب عليه ان يتقبل انه عن طريق الغرائز و المورثات فهو جبان و أفضل له ان يهرب و يختبئ |