| Madem buraya kadar geldiniz, bir bakın. Bilirsiniz işte, bu günlerde insan ne kadar tedbir alsa yeri yani. | Open Subtitles | . طالما أنت هنا ، يجب أن تلقي نظرة . كما تعرف يجب أن تتوخى الحذر هذه الأيام |
| Bunların yanında, tedbir, sahip olduğumuz tek kuraldır. | Open Subtitles | بالإضافة إلى الحذر هو القاعدة الوحيدة التي نملكها |
| Silah konusunda endişeli değilim, tedbir sadece. | Open Subtitles | أنا لست قلقاً بشأن السلاح مجرد إجراء وقائي فقط |
| Bu tedaviye güvenim o kadar tam ki önleyici tedbir olarak kendi çocuğumun da dişlerini çektim. | Open Subtitles | أنا أؤمن بهذا العلاج بشدة لدرجة أنى ازلتُ اسنان أطفالي كإجراء وقائي |
| Bu sadece bir tedbir. | Open Subtitles | وهذا فقط احتياط. |
| Kesinlikle. Ayrıca sadece tedbir olarak uygulanan ek aşılar asla tahmin edemediğimiz yan etkileri tetikledi. | Open Subtitles | علي الإطلاق، والتطعيمات الإضافية نقوم بها فقط من أجل الإحتياط. |
| Siteye ihtiyati tedbir koyup ondan alacak birini tutacağım. | Open Subtitles | أريد تعيين محامٍ لإصدار أمر قضائي للإطاحة بهذا الموقع حالاً انظر |
| - Sakin ol, tedbir için sadece! | Open Subtitles | استرخ ، إنه مجرد إجراء احترازي |
| Daima bir takım polaroid resim çekerim, tedbir için. | Open Subtitles | دائماً أقوم بأخذ مجموعة من الصور ، تحسباً |
| tedbir için. | Open Subtitles | لديك إرتجاج من الدرجة الأولى فقط للإحتياط. |
| Endişelenecek bir şey yok. Geçen sefer olanları düşünürsek, tedbir almamı anlarsın. | Open Subtitles | نظراً لما حدث آخر مرة فستعذرني لالتزامي الحذر |
| Ben bunu halledeceğim ama ben halledene kadar fazladan tedbir almamız gerekiyor. | Open Subtitles | سأتولّى هذا الأمر، ولكن حتّئذٍ، علينا توخّي الحذر أكثر |
| Gözaltı değildi. Sadece tedbir alıyordum. | Open Subtitles | لم يكُن هكذا أبداً فقط بعضٌ من توخى الحذر |
| Üç yıl önce olanlardan sonra bunun tedbir olduğunu düşündük. | Open Subtitles | ظننا أنه سيكون من الحذر بعدما حدث منذ ثلاث سنوات مضت |
| Bir şansın olduğu için çekici gelebilir ama eğer zamanından önce ortaya çıkarsa tedbir almaya başlar. | Open Subtitles | أعرف أنه قد يكون مغرياً الآن أن تكون لديك فرصة لكن إن تم إعلان هذا باكراً فسيتوخى الحذر |
| Hangisi, güvenlik sorunu mu, tedbir mi? | Open Subtitles | اذاً ما الأمر، إختراق أمني أَو إجراء وقائي. |
| Hükümetin kırmızı alarm verdiği doğru ama bu sadece tedbir amaçlı. | Open Subtitles | الحكومة بالفعل أطلقت الإنذار الأحمر. لكنهُ فقط إجراء وقائي. |
| Planımız mantık kabiliyetinden eğreti tedbir olarak faydalanarak psikolojik bir patikayı temizlemekti. | Open Subtitles | وكانت فكرتنا هي الإستفادة من الإيجابيات كإجراء مبدئي والتجهيز النفسي |
| Kan depolama fikri sadece bir tedbir. | Open Subtitles | تخزين دمي هو احتياط |
| Pişman olmaktansa tedbir almak iyidir. | Open Subtitles | الإحتياط واجب! هذا ما أفعل دائماً |
| Bu yüzden eve gittim, avukatımı aradım ve ihtiyati tedbir için mahkemeye başvurdum. | Open Subtitles | لهذا السبب ذهبتُ إلى منزلي واتصلتُ بمحاميّ لإصدار أمر قضائي. |
| Sadece bir tedbir bu. | Open Subtitles | هذا مجرّد إجراء احترازي. |
| tedbir olarak protokolü değiştiririz. | Open Subtitles | نوّعنا الأساليب المعتادة، تحسباً لأي جديد |
| tedbir amaçlı. Yarın Cadılar Bayramı. | Open Subtitles | فقط للإحتياط غداً عيد القديسين |
| İki FBI ajanını oraya sizi korumaları için yerleştireceğim, sadece bir tedbir olarak. | Open Subtitles | سأضع عميلان هناك ليرافقاك للاحتياط. |
| Seni zamanında kurtaramazsam diye, uzaktan kontrol edilecek bir tedbir. | Open Subtitles | كان بامكانك ان تنشطها من بعد ان لم انقذك في الموعد |
| Artık nasıl bir hastalık taşıyorsan ona da bulaştırmamak için önleyici tedbir almanı takdir ediyorum. | Open Subtitles | أقدّر لكَ اتخاذكَ تدابير وقائيّة كيلا تنقل إليها أيّ داء إسقريوط قد تحمله |
| Bunu önlemek için tedbir alındı. | Open Subtitles | أرجع وأرمي البوابة الخارقة الاحتياطات لمنع هذا السيناريو وقد وضعت |
| Ama ben bunun tedbir amaçlı olduğunu sanıyordum. | Open Subtitles | ولكنّي ظننتُ أنّ هذا إجراء إحترازي. |