| Tek bulduğum Emmanuelle Uzayda adında bir şeydi. | Open Subtitles | و لكن كل ما وجدته هو شي إسمه إيمانويل في الفضاء على قرص ليزر |
| Yani, seni aramak için yıllarımı verdim ama Tek bulduğum kendini senmişsin gibi tanıtan bir striptizciydi. | Open Subtitles | أقصد، قضيت عدة سنوات في ترقبك لكن كل ما وجدته هو متعرية تدّعي أنها أنتي |
| Tek bulduğum yakılmış bir evdi. | Open Subtitles | كل ما وجدته هو منزل مؤجّر محروق عن بكرة أبيه |
| Evet. Aslında, Tek bulduğum o değil. | Open Subtitles | نعم ، في الحقيقة ، هذا ليس كل ما وجدته |
| Tek bulduğum, bir şeker kağıdı ve bir tutam saç. | Open Subtitles | كل ما وجدته هو غلاف حلوى و كتلة شعر. |
| - Tek bulduğum çakmak gazı oldu. | Open Subtitles | كل ما وجدته هو غاز قدّاحات. |
| Tek bulduğum buydu. | Open Subtitles | كل ما وجدته كان ذلك |