| Arabalardan birinin tekeri çıktı ve yardım almak için geri döndük. | Open Subtitles | احدى مقطوراتنا نقصت عجلة لذا كان علينا العودة لهنا للحصول على المساعدة |
| Arabalardan birinin tekeri çıktı ve yardım almak için geri döndük. | Open Subtitles | احدى مقطوراتنا نقصت عجلة لذا كان علينا العودة لهنا للحصول على المساعدة |
| Ayağımı şeker hastalığından kaybedeceğim zaman için bir alıştırma tekeri. | Open Subtitles | سيدي؟ عجلة تدريب من أجل في حين فقدت . قدما من مرض السكري |
| Dört tekeri inik 57 model bir Cadillac'ı çekmek gibi olur. | Open Subtitles | هو سيكون مثل سحب سيارة بأربع عجلات فارغة من الهواء. |
| Bana söyleyebildiği en iyi şey dört tekeri olduğu. | Open Subtitles | افضل ما استطاعت اخبارى به ان لها اربع عجلات |
| Sübabı tekrar tak... tekeri tekrar şişir ve hazırsın. | Open Subtitles | ...نعيد الصمام ...نعيد نفخ الإطار و كل شيء جاهز... |
| Ne yazık ki, tanımadığı bir yerde tekeri patlamış. | Open Subtitles | للاسف انتهى في مكان غير مألوف مع اطار مثقوب |
| Şimdi, kibarlık yapıp, ön tekeri halıdan kurtarırsan gideceğim. | Open Subtitles | والآن، ساعدني من فضلك في حلّ عجلتي الأمامية لأمضي في طريقي. |
| Bir vagon tekeri ayarlayabiliriz. | Open Subtitles | لا يزال هناك مكان شاغر يمكنك أخذ عجلة عربة أو ذلك البرميل |
| Uçağın tekeri kıl payı sıyırdı. | Open Subtitles | عجلة الطائرة كانت ستصيبها قريبة منها بمسافة انش |
| Rulet tekeri gibi bir şeyden geçiyorlar, ve şans eseri bir yere çıkıyorlar. | Open Subtitles | كأنه ينتهي به الأمر بوسط عجلة الروليت ويكون بأي مكان بالصدفة |
| Görünüşe göre bu lanet pervane vagon tekeri gibi mahallelilere kadar gitti ama yaklaştığımızı düşünüyorum. | Open Subtitles | يبدو بأنّ عمود ناقل الحركة اللّعين، تدحرج طوال الطريق إلى الحيّ مثل عجلة العربة، ولكن أعتقد أنّنا أقتربنا منه. |
| Hurdy-gurdy, müzik üretmek için bir kol kullanır. Bu kol bir tekeri çevirir, teker de telleri çalar, aynı kemanın yayları gibi. Hurdy-gurdy, müzik üretmek için bunları yapan tek müzik aletidir. | TED | والأورغن اليدوي هو الآلة الموسيقية الوحيدة التي تستخدم ذراع تدوير لتحريك عجلة تقوم بدورها بفرك السّلاسل، تماما مثل قوس الكمان، لإنتاج الموسيقى. |
| - Size devasa bir peynir tekeri getirdim. | Open Subtitles | غايني؟ نعم أحظرت لكم عجلة جبن عملاقة |
| Ayağını yerden kesecek bir şey al dedin. - Ben dört tekeri kastettim iki değil. | Open Subtitles | قلت أحصلي على وظيفة وأحصلي على شيء ذو عجلات |
| Adaletin tekeri biraz yavaş döner, ama döner. | Open Subtitles | عجلات العدالة تتحرك ببطئ، لكنهم يتقدمون. |
| Dışarıda, torunuma bisiklet tekeri yapıyordum. | Open Subtitles | لقد كنت بالخارج اصلح عجلات الدراجة من أجل حفيدي |
| Birkaç tekeri patlatsak nasıl olur, çocuklar? | Open Subtitles | ما رأيكم أن نقود على بضع عجلات يا رفاق؟ |
| Resmen tekeri değiştirdin. İnanılmazsın. | Open Subtitles | لقد غيرت الإطار بالفعل أنت رائعة |
| Bisikletin de tekeri patlak. | Open Subtitles | ودراجتي مثقوبة الإطار |
| Bununla acı bibere sarılı kamyon tekeri yiyebilirim ve bebek gibi uyuyabilirim. | Open Subtitles | مع هذا يمكنني التهام اطار سيارة مغطى بالفلفل و انام كالطفل |
| Bir uzaktan kumandalı kamera, kablo yığınları, iki bisiklet tekeri, bir çanta taş ve biraz kas gücü. | Open Subtitles | آلة تصوير تعمل بالتحكم عن بُعد، الكثير من الكوابل، عجلتي دراجة هوائية، حقيبة صُخور وبعضاً من المجهود العضلي. |