| İlk ürünümüz, tekstil endüstrisi içindeki 8.000 kimyasalı analiz ettiğimiz bir dokumaydı. | TED | أول منتج لنا كان قماشاً حيث حللنا ٨٠٠٠ مادة كيميائية في مصنع النسيج. |
| tekstil endüstrisi için bildiğimiz... ...yani aşina olduğumuz... ...ters mühendislik... ...sürecinde... ...tekstil endüstrisi kozayı açar ve... ...büyüleyici şeyler dokur. | TED | وهكذا في عملية الهندسة المعكوسة التي نعرفها، والتي ألفناها، في صناعة النسيج، صناعة النسيج تقوم بفك الشرنقة وتنسج أمورا باهرة. |
| Hayata moda tasarımcı olarak tekstil tasarımcıları ve kumaş sağlayıcılarıyla yakından çalışarak başladım. | TED | بدأت حياتي بالعمل كمصمّمة أزياء، أعمل بشكلٍ وثيق مع مصمّمي نسيج ومزوّدي أقمشة. |
| Bu bir tekstil mili sentetik ipek, petrol yanurunu. | TED | هذا معمل نسيج يصنع حرير صناعي ، وهو ناتج ثانوي للنفط. |
| Sadece Amerika'da yaklaşık 13 milyon ton giyim ve tekstil atığı her yıl çöp sahasını boyluyor. | TED | هذا الرقم معناه أن 13 مليون طن من مخلفات المنسوجات ينتهي بها الحال في مدافن القمامة كل عام في الولايات المتحدة وحدها. |
| tekstil fabrikası olan New Yorklu zengin bir adam gelmeye başladı, sanki biz kazazedeydik, o da bir gemiydi. | Open Subtitles | ذلك الرجل الغني من نيويورك كان يمتلك مصنعاً للنسيج بدأ يأتي إلينا، ولقد كنا كـ المنبوذين وهو كان كـ السفينه |
| Öncelikle Cate Harris, tekstil varisi Catherine Heathridge'in sahne adıymış. | Open Subtitles | كايت هاريس كان الاسم المزيف لـ كاثرين هيثريدج وريثة منسوجات |
| Ve biz tekstil'den formata ve yapı ve estetiğe kadar herşeyi geliştirmeye gayret etmek için çalışıyoruz. | TED | ولقد عملنا في محاولة لتحسين كل شيء من النسيج إلى التصميم والهيكل و الجمالية. |
| Köle işgücünü duyduğumuzda aklımıza gelen diğer bir konu da tekstil endüstrisidir. | TED | صناعة الغزل و النسيج صناعة أخرى نفكر بها غالباً عندما نسمع عن عمل الرقيق. |
| Salgın hastalık uzmanları tarafından, tekstil merkezlerine yakın yaşayan çocukların, lösemiye yakalanma ihtimalinin yüksek olduğu iyi bilinir. | TED | ومن المعروف عند علماء الأوبئة أن الأطفال الذين يعيشون بجانب مصانع النسيج معرضون بشكل أكبر للإصابة بسرطان الدم. |
| Hızlı modaya olan doyumsuz iştahımızla birlikte her yıl büyük miktarda tekstil atığı çöp sahalarını boyluyor çünkü geri dönüştürmek hâlâ zorluğunu koruyor. | TED | وكانت متحدة مع نهمنا للإنتاج السريع، كمية هائلة من المخلفات النسيج تُلقى كل عام وذلك لصعوبة إعادة تصنيعها. |
| Craine de tekstil fabrikalarındaki işçilerden bir servet edinmiş. | Open Subtitles | ذلك حيث جَمعَ كراين ثروة طائلة على ظهورِ العمال في طواحينِ النسيج |
| Spidarialılar savaş alanında zayıf ve kadın gibi olsa da tekstil işinde ustalar. | Open Subtitles | على الرغم من أن السباردينيز ضعفاء كالنساء في ساحة المعركة إلا أنهم أساتذة في فنون النسيج |
| tekstil sektöründeki müşterim, orada Amerikan yapımı elbiseler üretiyor. | Open Subtitles | منطقة أمريكية،أين نسيج زبائني يقدم صناعة ملابس ذات تصميم أمريكي |
| El ilanı dağıtmak, tekstil fabrikasında çalışmak... 7'deyiz, 6'ya gidiyoruz. | Open Subtitles | ،وظائف مختلفة، كتوزيع المنشورات والعمل في مصنح نسيج نحن في الطابق السابع، لنهبط إلى السادس |
| Yerini tespit ettik. 9. bulvar, 39. caddedeki eski bir tekstil mağazası. | Open Subtitles | حصلنا على صورة لموقعه في مخزن نسيج بين الجادة الـ9 والشارع39 |
| tekstil ürünleri, başka kutular, hatta çocuk şekerlemeleri. | Open Subtitles | المنسوجات ،صناديق أخرى وحتى حلوى الأطفال |
| Sonra her insan saati için daha çok çelik oldu her insan saati için daha çok tekstil her insan saati için daha çok otomobil ve bugün her insan saati için daha çok yonga her insan saati için daha çok alet. | Open Subtitles | كان ذلك فجر العصر الصناعي. ثم أصبحت ساعة عمل لكل رجل أكثر صلابة. وساعة عمل لرجل واحد مزيد من المنسوجات |
| toplum ile iletişim kurdu, tek başına o bölgedeki tekstil endüstrisini canlandırdı, gelirini ekonomiye geri kazandırdı. | Open Subtitles | تعيد الحدائقَ و هي تصل إلى الجاليات يُنعشُ القدماءُ بشكل منفرد صناعة المنسوجات في المنطقةِ، ضخّ الدخلِ نعود الي الدخل |
| Szechwan Yolu'nda bir tekstil atölyesi vardır. | Open Subtitles | إنه يملك مصنعاً للنسيج علي طريق"سيشوان". |
| Sen ne istiyorsan onu düşünebilirsin. Benim için burası sadece tekstil fabrikası. | Open Subtitles | لا يمكنى سوى اخبارك ان هذا مصنع للنسيج |
| Yeni malzemeler denemeyi çok seviyorum ve moda projelerim için en eşsiz tekstil ürünlerini üretmek için hep yeni teknikler geliştirmeye çalıştım. | TED | أحببت تجريب مواد جديدة، وطالما حاولت تطوير تقنياتٍ جديدة للوصول إلى منسوجات فريدة من أجل مشاريع الأزياء الخاصة بي. |
| tekstil endüstrisi'ne çok kolaylıkla dört veya altı milyar dolar çekebiliriz. Bu ise kendi istihdamını yaratır. | TED | بلايين دولار بسهولة في قطاع ا لمنسوجات ، اذا كانت تعريفتنا الجمركية صفر . |
| Bunun yerine, tekstil fabrikalarını kurmak için Türkiye ve Meksika'yı seçtiler. Çünkü eğitim seviyeleri %25 ile %30 arasındaydı. | TED | فلقد اختاروا المكسيك وتركيا عوضاً عن ذلك لنصب مصانع القماش لأن مستوى تعليمهم كان حوالي 25 إلى 30 بالمئة |